O buluntu değil O geleceğimiz!
DÜN, "Buluntu" bebeğin dramını manşet yaparken biliyordum: Bu haber sadece Takvim'de manşet olacaktı... Oysa, haberi Anadolu Ajansı geçmişti. Yani, sağcısından solcusuna, dincisinden milliyetçisine her gazetenin mutfağına bu haber ulaşmıştı... Ancak, bazıları, bu ülke insanının... gözü körelsin... vicdanı törpülensin... kalbi nasır tutsun istiyor... Basının büyük bölümü de buna alet oluyor... Göğsüne hoyratça yapıştırılan sargı bandına "Buluntu" yazılmış bir bebeği, gazetelerin haber yapmamasının başka bir izahı olamaz.
***
Ama, şunu da iyi biliyordum. "Buluntu" bebek sizin umurunuzda. Beni yanıltmadınız... Binlerce mesaj geldi. Sadece Türkiye'den değil, dünyanın dört bir yanındaki Türkler'den. Çoğuna gözyaşları eşlik etti... Evlat edinmek isteyen de oldu... Onu terk eden anaya söven de... Ama, en çok tepkiyi, o bebeğe bir can değil de bir mal gibi davranan "meçhul el" çekti. Bir okurdan gelen mesaj her şeyi özetledi: Geleceğimizin üzerinde "Buluntu" yazmasını istemiyorsak ülke olarak artık kendimize gelelim.
***
Herkes bir kampa ayrıldı memlekette. Bu mesajı da istedikleri yana çekmesinler diye yazıyorum... Sözüm diğerini eleştirenlere değil, hep bir yanı övenlere... Kendimize gelmek, "bir" partiye oy vermek değildir. Kendimize gelmek, bu ülkede "birlik" olabilmektir...
Not: Fotoğrafı çeken Anadolu Ajansı'nda görevli meslektaşımız Vedat Doğan'ı buradan bir kez daha tebrik ediyorum: Eline, yüreğine sağlık.