Necdet, bir sonraki istasyona kadar trenin peşini bırakmamıştır. Yasemin'in Ahmet'le karşılaşma ihtimali bile onu deliye döndürür. Ahmet, trende Yasemin'i aramış ancak bulamamıştır. Otomobilinin benzini biten Necdet, treni kıl payıyla kaçırır ve İstanbul'a kadar onları yakalayamayacağını öğrenir.
Günlerini İstanbul'u gezerek değerlendiren Rıza Bey, yorgun düşmüş ve hastalanmıştır. Nezahat Hanım ve Emine işte olduğu için evde yalnızdır.
Işık okuldan geldiğinde babasını salondaki kanepede yatarken bulur. Aceleyle ayakkabılarını çıkartan genç kız, babasının yanına koşar.
Rıza Bey'in ateşi çok yükselmiştir. Işık'la güçlükle konuşmaktadır. Babasını daha önce hiç hasta görmeyen Işık'ın eli ayağına karışır.
Genç kız, babasına nasıl yardım edeceğini bilemez.
Işık'ın ardından Deniz, Defne ve Harun eve gelir. Deniz, kuzeninin yüzünden ters giden bir şeyler olduğunu anlar.
Hep birlikte Rıza Bey'in yanına gelirler. Herkesin telaşlandığını anlayan Rıza Bey, onları sakinleştirmeye çalışır.
Rıza Bey, yerinden doğrulmaya çalışırken öksürmeye başlar. Ağzını kapattığı mendile kan bulaşmıştır.
Defne, kanı görür görmez Rıza Bey'in hastalığının ne olduğunu anlar ve çok üzülür.
Rıza Bey'in tedaviye ihtiyacı olduğunu düşünen Defne, Işık'la yalnız konuşmak ister.
Işık da babasının mendiline kan bulaştığını fark etmiştir. Ama veremi babasına konduramaz.
Defne, çok daha gerçekçi davranır ve hemen bir şeyler yapmaları gerektiğini söyler.
Işık, annesine ulaşmaya çalışır. Ancak Nezahat Hanım, yeni makinelerin eğitimindedir.
Deniz ve Işık'ın paniklediğini anlayan Defne, Rıza Bey'in hastaneye götürülmesi gerektiğini söyler ve Selma Hanım'ı aramayı teklif eder.
Deniz, Selma Hanım'a haber vermek konusunda kararsızdır.
Defne, böyle bir durumda geçmişteki kırgınlıkların bir önemi olmadığı savunur ve annesini aramak üzere yanlarından ayrılır.
Ahmet, İstanbul'a gidişinin gerçek nedenini Ziya Bey'e bile anlatmamıştır. Yol boyunca geçtikleri yerleri izler.
Yasemin yanında getirdiği dergileri karıştırırken, Rüya da sessiz bir şekilde resim yapmaktadır.
Arifiye'ye vardıklarında Ziya Bey trenden iner. Ahmet, karla kaplı istasyonu izlerken birbirine kavuşan insanlara imrenerek bakar.