Ahlaka paydos
Kötülükler de çok sevimli olabiliyor bu hayatta. Emniyet şeridinden geçip polise yakalanmayan kişi, kendisiyle gurur duyuyor. Bir bahane bulup sıranın en arkasından en önüne geçmek zeka göstergesi sayılıyor. 'Yavuz hırsız ev sahibini bastırır' denildiğinde herkes hırsızın yerinde olmak istiyor. Kuralları çiğneyip tebessümle yüzünüze bakanlar 'sevimli', ahlaklı olduğu için kaybedenler yeteneksiz sınıfına giriyor. Çünkü kimse ahlaka ödül vermiyor. Ahlaksızlığı yermiyor. Artık her sözü birilerine saldırı niteliği taşıyan Yeşim Salkım da durduk yerde Kral TV ödüllerinde hile yaptığını söylüyor. Aslında hak edene değil, kendi şirketinden albüm çıkartana ödül veriyor. Yani hak yiyor, yalan söylüyor, menfaati için düzenbazlık yapıyor. Bu Yeşim Salkım, T.C. değil de, Japon vatandaşı olsa muhtemelen halkın çoğunluğu onun harakiri yapmasını beklerdi. Bir kabile mensubu olsa, kazandaki suyu çoktan kaynamıştı. Çok değil, daha dünün Türkiye'si bile onu fazlasıyla ayıplardı. Ancak Salkım, hayatımızda gördüğümüz en ilginç pişmanlığı sergiledi. Gerçekten pişman olan ve kendisine kızan insan, en azından gözlerini yere indirirdi! O ise gözlerini ve ağzını sonuna kadar açmayı yeğledi. Yüzünün kızartısı öfkesinden geldi. Sanki suçlu Hilal Cebeci'ymiş gibi "Hak etmiyordun, ben sana ödülü verdim" nidaları savurdu. Yetmedi, "mikrofonu ağzına sokmakla" tehdit etti. Ama şov devam etmeliydi, o da eteklerini savura savura programdan çekti gitti. Çünkü tartışmanın seviyesini düşük buldu... Kimse de "Dinime söven Müslüman olsa" demedi. Çünkü ödüllerde hile yapmak, adaletsiz davranmak çok garip bir durum gibi gelmedi. Herkes zaten gerektiğinde hileye başvuruyor, gerekmedik yerlerde hilekarların kurbanı oluyordu. O nedenle insanlar Salkım'ın yaptığını eleştirmedi! Daha da kötüsü 'canlı yayın' kavgalarından keyif almayı bile bildi. Zaten memlekette ahlaka uzun bir ara verilmişti. Hedefimiz Akdeniz'den saptı, bir gecede 150 bin dolar bulabilme formüllerine, nasıl rüşvet verileceği taktiklerine, ahlaklı olmasak da mutlaka zengin olmayız fikirlerine doğru yol aldı. 'İyi insan' tiplemesi hepimize aptallık gibi öğretildi. Hal böyle olunca da kimsede ahlakı savunacak söz kalmadı.