"Tam Karşındayım" adlı yeni albümüyle sevenleriyle buluşan Bora Öztoprak, Akdeniz müziğinin temsilcisi olarak anılmak istemiyor Müzik piyasasına küskün olduğunu belirten ünlü sanatçı, popülerliğin klişelerinden uzak kalarak ailesiyle huzurlu bir yaşam sürüyor.
Beş yıllık suskunluğunun ardından "Tam Karşındayım" adlı albümüyle geçtiğimiz günlerde sevenleriyle tekrar buluşan Bora Öztaprak ile yeni çalışmalarını ve müzik dünyasını konuştuk.
* "Tam Karşındayım" diğer albümlerden farklı...
Baştan söyleyeyim, daha önce söylenen 'Akdeniz müziğinin temsilcisi', 'romantik müziğinin prensi' gibi şeyler yok artık. Zaten ben Akdeniz müziği diye bir şeye inanmıyorum. Cezayirliler, Tunuslular, İtalyanlar da bu tarz müzik yapıyor. İlk albüm İspanyol müziğine yakındı. Bir daha o tarzı kullanmadım. Akdeniz geceleri içinde Akdeniz geçtiği için, 'seni seviyorum' da romantik bir cümle olduğu için romantik müziğin temsilcisiymişim gibi yerleşti. Ama bu albümde her şey çok farklı.
* Bu farklılık sadece sound anlamında mı?
Oldukça hareketli dinamik bir albüm oldu. Özellikle çıkış parçası "Ölmek Var Dönmek Yok" kulüp tarzında. Besteler, sözler bana ait genelde. Kaan Öztürk'ün parçaları da var. Çok heyecanlıyım. Dinleyicim albümü aldığında önce şaşırabilir ama yeni tarzımı çok seveceklerini düşünüyorum.
16 YILDIR SAHNELERDEYİM
* Albüm yapmak için neden beş yıl beklediniz?
Yaptıklarıma değil yapacaklarıma inanan bir yapımcı aradım. Bulmadığım sürece de yapmayacağım, demiştim. Ama kazın ayağı öyle değilmiş. Yakın çevremden, ailemden, yolda gören insanlardan çok fazla istek aldım, hatta baskı gördüm. 16 yıldır sahnelerdeyim. Haftanın üç gecesi sahneye çıkıyorum. Sadece medyatik değildim. Röportaj istekleri geliyordu ama benim anlatacak yeni bir şeyim yoktu. Onun için basına çıkmamayı tercih ediyordum.
BENİM İÇİN KALICILIK ÖNEMLİ
* Televizyondan da uzak duruyor gibisiniz?
Sabah programlarının hiçbirine çıkmadım. Her hafta bir skandalım çıkacağına, beş dakika albümümün kalitesinden, kariyerimden bahsedilmesi benim için daha çok değerli. 'O şunu dedi, o bunu dedi' diye kavga edilen programlara çıkmak, oralarda boy göstermektense, bir kültür-sanat programında albümümden konuşulmasını tercih ettim.
* Müzik piyasasının işleyişine bir küskünlüğünüz var mı? Her zaman vardı. Ama bu küskünlük değil. Dışında kalmaya tercih etmekti. Ben hayat hikayemi satmıyorum. Müziğimi, yorumumu ve duygularımı satıyorum. Tamam, hayat hikayelerini satanlar daha çok ekrana çıkabilir, göz önünde olabilir ama benim için kalıcılık önemi. Ben ismimi bıraktığım yerde buldum.
* Korsan konusunda önlem aldınız mı?
Korsandan çok mp3 konusunda sıkıntı var. İçler acısı bir durum. Bir ay olmadan 10 bin sattık ama normalde 100 bin olması gerikiyordu. Yani artık 10 bini geçince seviniyoruz. Bu da sektörün durumu anlatıyor. Albüm çıktığı gün internet sitelerinde müjde verir gibi "Bora Öztoprak'ın yeni şarkılarını indirin" diye bana bile mailler geldi.
HİÇ İMAJ PEŞİNDE OLMADIM
* Son yıllarda "Rock, pop'un pabucunu dama attı" deniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Çocukluğumdan beri rock dinlerim. Mor ve Ötesi, Emre Aydın gibi düzgün işler yapanlar var. Anadolu rock tarzını beğenmiyorum. Moğollar, Cem Karaca gibi bir ideolojinin arkasında durmuş insanlar gerçekten başarılıydı ama bizim dönemdeki Anadolu rock'çılar başarısız. Yeni kuşakların tercih ettiği gibi etliye sütleye bulaşmadan, türkü motifleri üzerine rock soundların eklemekle bu iş olmuyor. Rock her zaman muhaliftir. Söylemi serttir. Yani Funda Arar'ın Anadolu rock söylemesi açıkçası beni hiç etkilemiyor.
* Hiç megastar olmayı düşlediniz mi?
Ben işimi doğru yaptığım sürece, halk beni arzulanan yere götürür. İnsanların kalbindeki yeri zedelemeden her seferinde bir-iki basamak daha yukarı çıkmak isterim. Benim böyle bir amacım olmadı. En başından beri şarkılarımla var oldum. Duygularımı insanlarla paylaştım. Dolabımda ne varsa onu giydim. Hiç imaj peşinde olmadım. Bu da benim kişisel tercihim ve doğru olduğuna inanıyorum.
* Genelde albümün piyasaya çıktığı dönemde skandallar patlar. Sizin skandallarla aranız nasıl?
Bunlar bayat bir pazarlama taktiği. Daha çok ekrana çıkıp daha çok gündemde olabilmek için yapılan şeyler. Ama benim kafam bu şekilde çalışmıyor. 'Bugün ne yapsam da gazeteler, televizyonlar benden söz etse' diye düşünemem.
* Müzik piyasasındaaile hayatı düzgün giden ender isimlerden birisiniz. Bunda eşinizin de sanat dünyasında olmasının etkisi oldu mu?
Tabii olmuştur. Çiçek (Dilligil) ile 10 yaşında şahane bir oğlumuz var. Çok iyi giden bir evliliğim ve mutlu bir ailem var. Her şeyden önce bunu korumalıyım.
Servisi 
