atv'de ekrana gelen 'Yersiz Yurtsuz' dizisinde rol alan Sinan Taymin Albayrak, tuğlalar arasında sıkışmaktan bunalıyor ve bundan kurtulmak için kadın yüreğine başvuruyor!.
Bırbiri ardına rol aldığı dizilerle adından başarıyla söz ettiren Sinan Taymin Albayrak, şimdilerde atv'nin iddialı dizisi 'Yersiz Yurtsuz'da izleyiciyle buluşuyor. Bu rolü için saçlarını kestiren ve sakal bırakan yakışıklı oyuncu, kariyerinden aşk hayatına kadar tüm bilinmeyenleri Cosmopolitan dergisinin bu ayki sayısında yayınlanan röportajında anlattı. 10 yaşındayken ailesiyle yaşadığı Almanya'dan Ankara'ya dönen Albayrak, Kafkas kökenli. Çerkez olduğunu ısrarla vurgulayan Sinan Taymin Albayrak, mühendis olmak isterken kendini konservutavarda buldu ve bugünlere gelen yolculuğuna ilk adımını attı. İşte kendi ağzından Sinan Taymin Albayrak...
* Sıkılgan bir yapım var. Bir yerde sabit kalayım desem de olmuyor. Duyguların yenilenmesi ve tazelenmek gerektiğini düşünüyorum. Dünya değişiyor, dünya değişirken sen nasıl bu kadar sabit kalabilirsin? Neden günümüzde ilişkiler çok uzun sürmüyor, neden herkes birbirini aldatıyor? Çünkü çok fazla frekans var. Onun da içimizden bir şeyler alıp götürdüğünü düşünüyorum sabit kalmanın.
'İSTANBUL HİSSETTİRİR' * Çok sakinimdir. Ama sakinliğin içinde büyük bir öfke bulundururum her daim. Bu öfkem kayıtsızlığa, duyarsızlığa, çevresini görmezden gelen, bir gülümsemeyi bile esirgeyen insanlara karşı. Sevgiye çok önem veririm. Sevgi almaktan korksam da sevgi verme konusunda çok başarılıyım. Selama ve kelama önem veririm. Bulunduğum her sette bunu oluşturmaya çalışırım.
* İstanbul'da yarın bir şey olacağını bilirsin ve bu da sana yaşadığını hissettirir, iyi ya da kötü. Muhakkak bir şey olur. Kalabalık bir şehirde yaşıyoruz ama herkesin kendini ait hissettiği mekanlar var. Kuzguncuk ve Ortaköy sevdiğim semtler. Çünkü buralarda mahalle kültürü vardır.
EVLİLİĞE İNANCI YOK! * Aşk, ruhun gereksinim duyduğu en temel ihtiyaç. Ben hep yanlış kişilere aşık oldum. Bu yüzden de aşk yasak bir şey gibi geliyor. Aşkı çok dört dörtlük bir insan da bulamazsın, biraz kısrak gibi hırçın olmalı aşkı yaşadığın kişi. Yani o kişinin aklı sende olsa bile derincini hissetmen gerekiyor.
* Çapkın değilim. Ben bu anlamda muhabbet insanı olduğumu düşünüyorum. Bazen bu çapkınlık gibi anlaşılabiliyor. Oysa ki doğal davranırım sadece.
* Bir kadını ilk nasıl görüp beğenmişsem sonrasında da öyle görmeyi ve öyle devam etmesini isterim. Benim kadınım tökezlediğim yerde beni elimden tutup kaldırmalı. Biz erkekler de zayıfladığımızı düşünüyoruz. Artık tuğlalar arasında o kadar sıkışıp kalıyoruz ki, nefes alacağımız tek yer kadının yüreği. Ve o kadın seni barındırmak için güçlü olmalı.
* Oyuncunun mutlu olması çok zordur. Duygu işi yaptığımız için duygularımız geçişken oluyor. Bu nedenle camiamızda adamakıllı ilişkiler yürüten çok az insan var. 50 yaşında bile başkasına yönelebiliyorlar. Bu da yeni aşk ihtiyacından kaynaklanıyor. Ben ise evliliğe uzak değilim ama inancım yok. Ben ortağıma güvenemem.