Bilimadamları elle tutamadığımız, gözle göremediğimiz en gizemli, en özel duygumuzu da incelemeye aldı. 'Aşk'ın bilimsel açıklaması bulundu.
Aşk, herkesin günlük hayatında, mırıldandığı şarkılarda, sohbetlerinde sıklıkla kullandığı, uğruna avare olup, varından yoğundan vazgeçebildiği, dünyayı titreten hükümdarları bile 'Bir gözleri ahuya esir eden' evrensel bir fenomendir.
AŞKIN KİMYASI Romantik aşk, özellikle erken dönemlerde kendine özgü psikolojik ve fizyolojik özellikleri ve davranışları birlikte getirir. Bunlar, coşku ve mutluluk, seçilmiş kişiye odaklanan yoğun dikkat, yine seçilen kişi hakkında şüpheli düşünceler veya duygusal olarak ona aşırı bağımlılık, tutku ve aşırı enerji olarak özetlenebilir. Bu belirtiler, bilimadamları tarafından tanımlanıp ve ölçülebilir. Dr. Abdullah Özkardeş, aşkın oldukça karışık nörobiyolojik bir olay olduğunu ve aşık olan insanın beyninde güven, inanç ve haz duyma fonksiyonları etkinleştiğini belirtiyor. Bu fonksiyonlardan yola çıkan bilimadamaları MR kullanıarak, romantik aşk ile ilgili sinir yapıları incelemiş ve ilginç bir sonuca ulaşmış. MR yapılırken kişiye sevdiği kişinin fotoğrafları gösterilmiş ve daha sonra arkadaşlarının fotoğrafları gösterilerek tekrar MR yapılmış. Her iki durumda elde edilen sonuçlar kıyaslanmış. Romantik aşk, Ventral Tegmantal Alan, Ventral Striatum ve Nukleus Accumbens denen beyin kabuğunun altındaki bölümlerle ilişkilendirilmiş. Yoğun aşk duyguları yaşanırken, bu bölgelerde faaliyetlerin yoğunlaştığı gözlenmiş. Tıpkı çikolata yerken olduğu gibi.