Kadınların yüzde 5'i, erkeklerin yüzde 2.8'i yılın en az 180 gününde şiddetli baş ağrısı çekiyor. 300'den fazla çeşidi olan baş ağrılarının altından ciddi hastalıklar çıkabiliyor....
Dünyada en çok şikayet edilen hastalıkların başında, baş ağrıları geliyor. Kadınların yüzde 5'i, erkeklerin yüzde 2.8'i her yıl 180 gün ve üzerinde bir süreyi baş ağrılarıyla geçiriyor. Baş ağrılarının 300'den fazla farklı tipi bulunuyor. Birçoğunun kökeni halen tam anlaşılmamış olmakla beraber genellikle iyi huylu özellik sergiliyor. Ancak ciddi ve yaşamı tehdit eden nedenlerle de ilişkili olabiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Sema Demirci, migren, gerilim tipi ve küme baş ağrılarını anlatıyor:
MİGREN YAYGIN Damarsal kökenli, akut ataklarla giden kronik bir hastalıktır. Kadınların ortalama yüzde 18'i, erkeklerin yüzde 6'sında görülüyor. Migrenli hastaların yaklaşık yüzde 70'inde ailede migren öyküsü bulunuyor. Migren atakları sırasında hastaların yüzde 80'inde şiddetli baş ağrısı ve buna eşlik eden bazı bulgular görülüyor.
BELİRTİLERİ NELER? Auralı (öncül belirtili) migrende baş ağrısı öncesinde ışıklar, zik zaklar, renkler görme şeklinde görsel belirtiler gelişiyor. Öncül belirtileri olmayan migrende ataklar aniden ortaya çıkıyor. Atak sırasında genelde sağ veya sol yarım baş ağrısı oluyor. Ağrıya mide bulantısı, kusma, ışık-ses hassasiyeti, uyuşma eşlik edebiliyor. Migreni adet dönemi, doğum kontrol hapı, hormon dengesinde değişiklik yapan durumlar, alkol, konserve yiyecekler, aspartam (tatlandırıcılarda bulunur) gibi maddeler, çikolata, eski peynir, beslenme ile igili durumlar, stres, üzüntü, depresyon, aşırı fiziksel aktivite ve yorgunluk, uykusuzluk, aşırı uyku ve bazı ilaçlar etki ediyor.
TEDAVİ YÖNTEMİ Migrenin iki tip tedavisi var: Atağı durdurmaya ve ataklardan korumaya yönelik tedavi. Atak tedavisi sadece atak sırasında kullanılıyor. Ağrıların şiddeti ile süresine ve hastanın durumuna göre basit ağrı kesiciler ya da özel migren ilaçlarından yararlanılıyor. Şiddetli bulantı-kusmaları ve atak sırasında aşırı huzursuzluğu olan hastalarda bu şikayetlere yönelik tedaviler gerekebiliyor. Ataklardan korumaya yönelik tedavinin birinci basamağı ise atağın sıklık ile şiddetini azaltmak. İkinci olarak da ilk basamak başarılı olduğu takdirde hastanın kullanmakta olduğu ağrı kesici miktarını azaltmak ve onun yaşam kalitesini yükseltmek.
GERİLİM TİPİ AĞRI Kaslarda gerginlik ve stres sonucu ortaya çıkan bu ağrılar genelde basınç ya da gerilme şeklinde tarif ediliyor. Ağrılar migrenin aksine hafif-orta şiddette seyrediyor. Genelde iki taraflıdır, aşırı fiziksel aktiviteyle alevlenmeleri olmuyor. Gerilim tipi ağrıların şiddetli dönemlerinde ağrı kesiciler kullanılabiliyor. Ancak sık tekrarlayan ataklar varsa koruyucu tedavi olarak, hastanın yaşı ve diğer hastalıkları göz önüne alınarak ilgili hekim tarafından depresyon ilaçlarına başlanabiliyor. Migren ve kronik gerilim tipi baş ağrıları olan hastalarda bazı psikiyatrik bozuklukların birlikteliğine oldukça sık rastlanıyor.
KÜME BAŞ AĞRILARI Saniyeler süren şiddetli ağrı atakları arka arkaya kümeler halinde geliyor. Bu tip baş ağrısı genelde erkeklerde görülüyor. Ağrı göz çevresi ve şakakta yoğunlaşıyor ve tek taraflı oluşuyor. Gözde kızarma, yanma, sulanma gibi belirtiler olabilir. Ağrı çok hızlı başlıyor, 10-15 dakikada zirve yapıyor ve 30- 45 dakikada sonlanıyor. Ataklar yedi günde bir görülebileceği gibi yılda bir sıklığında da olabiliyor. Ağrısız dönemlerin süresi 2 haftadan yıllara kadar uzayabiliyor. Ataklar alkol, sigara ve damarlarda genişlemeye yol açan ilaçları kullanmakla tetiklenebiliyor. Tedaviye başlanıldığında atak sırasında hastaya yüksek miktarda oksijen solutuluyor ve migren ilaçları kullanılıyor. Atağı önlemek için hipertanisyon, epilepsi (sara) ilaçlarının bazıları ve bazı ilaçlara, ilgili hekim kontrolünde başlanabiliyor. Genellikle migren ve gerilim baş ağrılarında tedavinin başarısız olmasının en önemli nedeni, hastanın tedaviye uyum göstermemesi. Özellikle koruyucu tedavilerin etkileri üç haftadan sonra ortaya çıkıyor ve ilk haftada bazı yan etkileri olabiliyor. Hastalar ilaçları çoğunlukla ilk hafta içinde ya da 3 haftalık periyod sonunda bırakabiliyor.