atv'nin sevilen dizisi 'Beyaz Gelincik'in 'Ağahan'ı Erkan Petekkaya, şu ana kadar oynadığı her rolün hakkını vermesine rağmen, yine de bazı rollerin adamı olmadığını düşünüyor.
Her şeyi ile bir Anadolu çocuğu Erkan Petekkaya. Diyarbakır'da doğmuş. Sonra büyükşehir görmüş. F-16 pilotu olmayı düşlerken, tiyatrocu olmuş. Serseri dizisi ile tanıdığımız Petekkaya'yla, 'Beyaz Gelincik' ile Adana'ya kadar uzanan yollarını ve hayatını konuştuk.
* 'Beyaz Gelincik' adlı dizinin çekimleri için uzun bir süredir Adana'da yaşıyorsunuz. Artık 'Adanalıyız gardaş' diyor musunuz? Biraz öyle oldu. Adana, İstanbul'dan çok farklı bir şehir. Sıcak ve bereketli bir memleket. İnsanları dünya tatlısı. Trafik denen keşmekeşe sahip değil. İstanbul'da edinemediğim dostluğu ve arkadaşlıkları burada edindim.
BEREKETLİ TOPRAKLAR * Adana'da zamanınız nasıl geçiyor? Genelde çalışarak... Haftanın beş günü sete gidiyorum. Haftada bir gün de montaj için İstanbul'a geliyorum. Cuma günleri izinliyim. O gün de oğlum Cano ve eşim Didem'le bol bol zaman geçiriyorum.
* Adana'da sizi şaşırtan bir şey oldu mu? Toprakların bereketi. Yılda üç-dört kez ürün alıyorsunuz. Sopayı dikseniz ağaç oluyor. Sokaklar rengarenk.
* Adana'dan İstanbul'a bakınca ne görüyorsunuz? Artık çoğu taşra şehri ile İstanbul arasında pek bir fark kalmışa benzemiyor. Taşra bile İstanbul olmuş. Herkes geçim derdine düşmüş. İstanbul sadece çok renkli bir şehir; ama onun da içi kurtlandı. Adana'nın İstanbul'dan tek bir farkı, daha ucuz bir şehir olması. Bir restoranda her şeyi yiyorsunuz gelen hesap çok komik.
DEVLET MEMURUYDUM * Diyarbakırlısınız, değil mi? Beş yaşına kadar Diyarbakır'da yaşadım. Sonra İstanbul'a geldim. Eskişehir'e üniversite okumak için gittim. İşim gereği tekrar Diyarbakır'a geri döndüm. Sekiz sene devlet tiyatrosunda hem oyunculuk, hem de yönetici olarak görev yaptım. Geçen sene de istifamı verdim, İstanbul'a tekrar geri döndüm.
* Şu anda devlet memuru değil misiniz? Kadrolaşmadan dolayı istifa ettim. Ama ileride tekrar geri dönme şansım var. Devlet, istifa edip gidenlere öyle bir hak tanımış.
* Çocukken ne olmayı hayal ederdiniz? F-16 pilotu ya da konsolosluk görevlisi olmak isterdim. Babam bir gün beni karşısına aldı ve şunu söyledi: 'Pilot olmanı istemiyorum. Aklım havalarda yaşayamam.' Pilot olamadım ama oyuncu oldum.
RADYOCULUK YAPTIM * Eskişehir'de okuduğunuz günlere geri dönersek, siz de Beyazıt Öztürk'le (Beyaz) aynı dönemde radyo programı yapmışsınız. Neden radyoculuğu bıraktınız? Beyaz'la aynı dönemde okuduk. O zamandan beri tanışırız. Hatta bir ara aynı radyoda program yaptık. Beyaz, bu işi devam ettirdiği için başarılı oldu. Ben bıraktım. Çünkü radyo programcılığı benim istediğim bir iş değildi.
* Neden istemediniz? Bir gün arkadaşlarımla konuşurken dedim ki: 'Anlamsız bir kelimeyi insanlara ezberleteceğim.' Herkes bana 'Hadi ya!' dedi. Bunun üzerine iddiaya girdik. Radyoda program yapmaya başladım.
CAM CAMA KAMANO * Neydi o anlamsız kelime? Cam cama kamano.
* Bunun hiçbir anlamı yok mu? Dediğim gibi hiçbir anlamı yoktu. Tamamen girdiğim iddia üzerine radyoda 'Cam cama kamano' adlı bir program yaptım. Neredeyse bütün Eskişehir bu kelimeleri ezberlemişti. O günden sonra herkes slogan gibi kullanmaya başladı.
* Birçok dizide oynadınız. En çok hangi rolünüzü beğendiniz? 'Serseri' adlı dizideki rolümü çok beğendim. 'Köpek' dizisinde de farklı bir tat yaşadım. 'Beyaz Gelincik'te ise oyunculuğumun zirvesine çıktığıma inanıyorum. Aslında oynadığım bütün rolleri çok sevdim.
* Kariyerinizin dönüm noktası 'Köpek' adlı dizi mi oldu? Aslında 'Köpek' gibi görünüyor; ama 'Serseri' dizisiydi bence. 'Serseri' beni yukarılara taşıyan bir dizi film oldu.
DEĞERLERİME DÜŞKÜNÜM * Maço musunuz? Öyle bir izlenim veriyorsunuz da... Aksine son derece modern bir erkeğim ama değerlerime düşkün bir insanım. Olaylara biraz daha Anadolu insanı gözüyle bakıyorum. Oğlumu severken bile onu hırpalayarak seviyorum ki, erkek olduğunun bilincine varsın. Şunu kabul etmeliyiz ki burası Türkiye. Paris değil. Bu toprağın insanıyız biz. Bu toprağın özelliğini almışız. Türkiye'de yetiştim ve gelenekler açısından Türküm. Türkiye'de aşırı uç insanlar olduğu gibi, modern insanlar da var. Bu da hayatın dengesi işte.
* Kendinizi nasıl bir baba ve nasıl bir koca olarak görüyorsunuz? Oğlum Cano henüz iki yaşında. Şu anda biraz anneci. Üç-dört yaşına bastığında ilişkimiz daha iyi olacak gibi görünüyor. Herkes oğluna nasılsa, ben de öyleyim. Eh, tabii ki iyi bir koca olduğumu da düşünüyorum.
* Oğlunuz sete geliyor mu? Şu ana kadar bir kere geldi. Benim çocukluğumu oynadı.
* Cano'nun oyuncu olmasını istiyor musunuz? Bilmiyorum, şayet kendisi isterse yapacak bir şeyimiz yok. Ama gönlüm olmamasından yana. Çünkü belli bir noktaya gelene kadar çok çekiyorsunuz.
* Eşiniz Didem Hanım'la nasıl tanıştınız? Diyarbakır'dan bir tanıdığımızın düğünü için İstanbul'a gelmişlerdi. Kendisiyle o düğünde karşılaştım. Meğerse aynı zamanda uzaktan akrabamız sayılırmış. Altı ay içinde nişanlandık. Bir sene içinde de evlendik.
* Aileniz de sizinle birlikte Adana'da yaşıyor. Bu onlar için zor olmuyor mu? Birlikte daha iyiyiz. Cano açısından enteresan bir deneyim oldu. Çocukcağız otelde büyüdü. Konuşmayı ve yürümeyi otelde öğrendi. Şimdi yüzlerce hizmetçisi olan bir evimiz olduğunu sanıyor. Bundan sonra ona nasıl bir ev beğendireceğiz doğrusu bilemiyorum.
BİN TANE ROL VAR * Sinema filmi yapmayı düşünüyor musunuz? Belki bu yaz olabilir. Ama hiç dinlenmeye zamanım olmayacak. Çünkü yeni sezonun dizisini çekmeye başlayacağız.
* Bazı kadın oyuncular rol aldıkları filmlerde öpüşmüyor. Sizin öyle bir yasağınız var mı? Var. Mesela dizilerde kötü adamı oynamam. Ama sinema filminde oynayabilirim.
* O zaman gay rolünde de oynamazsınız? Oynamam. Oynanacak bin tane rol var. Bir tanesi de eksik olsun. Gidip soyguncuyu, katili, garsonu oynarım; ama kesinlikle gay rolünü oynamam.