1998'de Türkiye Güzeli seçilen Zeynep Tokuş, oyunculuk, evlilik, annelik derken yıllar sonra çocukluk hayalini gerçekleştirdi.
Bir televizyon programında buz patencisi olarak karşımıza çıkan Zeynep Tokuş, yarışma boyunca adından sık sık söz ettirdi. Başarılı bir grafik yakalayan Tokuş, özel hayatını ve hedeflerini Marie Claire'e anlattı.
* Kendinizden bahseder misiniz? Ankara doğumluyum. İzmir'e lisede gittim. Sonra üniversiteyi Ankara'da Bilkent Üniversitesi'nde Grafik Tasarım okudum. Aslında modacı olmak istiyordum. Moda kursuna gittim, kendi kendime elbise dikip satmaya çalıştım ama olmadı.
* Güzellik yarışmasına nasıl girdiniz? İstanbul'a gelmek istiyordum. Babam izin vermedi. Güzellik yarışmasına sırf o yüzden girdim.
* Özgürlüğe kavuşmak için mi? İstanbul'a gelecektim ve stilist olacaktım. Ama hayat işte öyle olmadı.
ERKEKLERLE DAHA İYİ ANLAŞIRIM
* Annenizle oğlunuzun ilişkileri nasıl? Anneniz mi bakıyor oğlunuza? Annem ve ortanca ablam İzmir'de, babam ve büyük ablam Ankara'da yaşıyor. Bir tek ben buradayım.
* Kızlarla daha mı iyi anlaşırsınız? Arkadaşlarınız kız mıdır? Aksine arkadaş gibi düşünürsek, erkek çocuklarıyla daha çok oynardım, futbol oynamayı severdim. Erkeklerle daha iyi anlaşırım.
TOPUKLU SEVERİM
* Nasıl giyinmekten hoşlanıyorsunuz? Günlük kıyafetlerin rahat olmasını isterim ama bir yandan da feminen görünmeyi severim. Mesela öyle lastik ayakkabı giyeyim, üstüne yırtık kot giyeyim. Hiç öyle bir tarzım yoktur. Aksine topuklu ayakkabı severim.
* Boyunuz kısa olduğu için mi topuklu ayakkabıyı tercih ediyorsunuz? Benim küçük bir ayakkabı koleksiyonum var. Biblolarını biriktiriyorum. Çünkü ayakkabı al, al, al nereye kadar? Bir sonu yok. O yüzden hiç değilse biblolarını biriktiriyorum. İLK AYAKKABIMI SAKLIYORUM
* Kaç tane ayakkabınız vardır? Bilmiyorum, çok vardır ama hiç saymadım. Attığım, ayıkladığım oldu. Aslında pek ayakkabı atmam da. İlk kazandığım parayla aldığım ayakkabılarımı hala saklıyorum.
* Eşiniz ve çocuğunuz için siz mi alışveriş yapıyorsunuz? Erkek alışverişinde çok iyi olduğuma inanmıyorum. Alp zaten bu konularda çok zevkli, çok güzel şeyler alıyor, almayı seviyor. Bana da güzel şeyler alıyor hatta. Kadın stili de çok iyi. Ayakkabı almak ne kadar zordur mesela.
* Size ayakkabı mı alıyor? Alıyor, hem de muhteşem. Sahip olduğum en güzel ayakkabıları o almıştır bana. ÖDÜLLERİM VAR
* Siz oyunculuk da yaptınız değil mi? Evet, bir dönem yaptım.
* Bir de ödülünüz var... Oğlumu doğurmadan evvel bir diziye başlamıştım. Deli Yürek; üç, dört yıl devam etti. O zamanlar hamile kalınca Amerika'ya gittim.
* Amerika'da neredeydiniz? San Diego'daydım. Çalışmadım zaten oğlum doğmuştu, ona baktım. Bütün zamanım onunla geçiyordu. Ondan önceki yaz Vizontele'yi yaptım Yılmaz Erdoğan'la.
* İkisinde de oynadın mı? Evet, sonra 'Yazgı' diye bir film yaptım Zeki Demirkubuz'la. Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödül'ü aldı. Ve Ankara Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü aldım. ÇOCUKLA KARİYER YAPILMIYOR
* Evlilik, annelik ve kariyer hakkında ne düşünüyorsunuz? Kariyer de yaparım, çocuk da lafı çok zor. Çoğu zaman ben de onun sıkıntısını yaşıyorum. Anneliği doyasıya yaşamak istiyorsan, o zaman işinden feragat etmen gerekiyor. Eğer işini doyasıya yapmak istiyorsan o zaman da çocuk sahibi olmaman gerek.
* Anne olmaya ne zaman karar verdiniz? Benim 22-23 yaşlarımda çocuk isteği başladı. Evlilikten öte, çocuk istediğim için evlenmek istiyordum. Bebek görünce; "Benim de olsun" diyordum. HAYATININ RENGİYİM
* Evlilik hakkında ne düşünüyorsunuz? Evlilikte en önemlisi ortak bir şeyiniz olmalı ki her halükarda paylaştığınız, aynı dili konuşmalısınız. Mesela Alp'in düzenli bir işi var. Sabah gidiyor, akşam geliyor ama benimle birçok şeye ayak uydurabildi. Ben de aksine onun düzenli oluşunu seviyorum. Hani bendeki o düzensiz durumu o kapatıyor, ondaki renk konusunu ben kapatıyorum. Ben onun hayatına renk katıyorum, o da bana düzen katıyor.