atv'nin iddialı dizilerinden 'Şöhret'te rol alan Selma Ergeç, aşk hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Ergeç, güçlü ve kendisiyle barışık insanların sevebileceğini söyledi....
Almanya doğumlu Selma Ergeç'in babası Türk, annesi ise Alman. Maddi durumları kötü gitmeye başlayınca, yerleştikleri Ankara'dan Almanya'ya dönüyorlar. Ergeç, tıp fakültesinde geçirdiği üç yılın ardından oyuncu olmak istediğine karar veriyor ve sonra ver elini Türkiye... Selma Ergeç, özel hayatını ve oyunculuk serüvenini Marie Claire dergisine anlattı...
* Okulu bırakma kararı aldınız, sonra neler oldu? Büyük tesadüfler eseri İstanbul'a geldim. 'Böyle mi Olacaktı?' diye bir dizi vardı, oradan teklif gelince de hiç düşünmeden kabul ettim. Ben gidip birine, "Beni bir yerde oynat" diyecek cesarette değildim. Bana teklif gelmiş olması büyük şans.
İLGİNÇ BİR TİPİM VAR
* Bir ara oyunculuk dersi de aldınız, değil mi? Bir dönem Aliye Uzunatağan'dan özel ders aldım, başka yerlerde verdiği derslere katıldım. Evde de çok çalışıyorum. Mankenlik oyunculukla eşzamanlı başladı. Bir mankenlik ajansına girmiştim ama oyunculuk bana daha yakındı. Çünkü manken olmak için çok güzel olmak gerektiğini düşünüyordum. Ben öyle değildim. İlginç bir tip olduğumun farkındaydım. Sonra beni Almanya'da defileye çıkardılar.
* Mankenlikte iyi olduğunuzu düşünüyor musunuz? Fena değilimdir, ben kendime "iyi" demem. Çünkü kendimi çok eleştiririm.
KUSURLARIMI GÖRÜRÜM
* Çok tatmin olduğunuz, çok başarılı hissettiğiniz bir rol yok mu? Vallahi o gen bende yok. Ben sadece kusurları görürüm. O da bir tek kendimde. Başkalarına karşı müthiş bir pozitifliğim var. Ama kendi kusurlarıma çok iyi odaklanırım.
* Mutlu olabiliyor musunuz? Hayır tabii ki. Bakıp da şöyle; "Oh, ne güzel oynamışım" diyebilmek isterdim, ama öyle bir şey hiçbir zaman olmayacak.
'MİNE' KARAKTERİNİ SEVDİM
* 'Sis ve Gece' filminden teklif size nasıl geldi? Turgut Ağabey, 'Mine'yi anlattı, senaryoyu verdi. Okudum, çok beğendim. Karakteri çok sevdim ve oynamak istedim. Sonra Uğur Polat'la deneme çekimi yaptık ve başladık.
* Sevginizi gösterebilen bir insan mısınız? Bu benim hala öğrenmeye çalıştığım bir şey. Özellikle dil olarak Türkçe'yi kullanmaya başladığımdan beri gelişme içinde olduğumu görüyorum. Ama hala çok başarılı olduğumu düşünmüyorum.
KORKU AŞKI YÜKSELTİR
* Bazen korkular ön plana çıkabiliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Maalesef hepimiz yaralar almışız. Mesela kaybetme korkusu; sevgiyi körelten, aşkı yükselten bir şey.
* Fazla sevmek ve zaaf sahibi olmak bir tür kusur olabilir mi? Aslında güçlü, kendiyle barışık ve sağlam duran insan sevebilir. Ve o sevgiyi korkusuzca gösterebilir. Fransızca'da çok güzel bir laf var, onu sizinle paylaşmak isterim; "Sadece korkmayan yargılamadan sevebilir. Yani hayatını yaşamak, insanın en büyük hedefidir.
* Sevmek için karşınızdakine güvenmeniz mi gerekiyor? Kendine güvenmek... Öyle bir duruma gelmek ki, sevgiyi karşılık beklemeden vermek. Çok güzel bir şey vardı. Kabala da söylüyordu ben uzun süre anlamadım. "Başkasında gördüğün ve yargıladığın, kötülük olarak değerlendirdiğin şey bil ki senin içinde var olduğu için onu görebiliyorsun. İçinde sadece sevgi taşıyan bir insan sevgi dışında bir şey göremez.