Babası gibi oyunculuğu seçen Ezo Sunal, Kemal Sunal'dan bir şeyler öğrenmekten dolayı her zaman gurur duyuyorum' diyor.
Ezo Sunal, unutulmaz oyuncu Kemal Sunal'ın ortalıkta görünmeyen küçük kızı. Henüz 23 yaşında. Londra'da hem film ve televizyon hem de okul öncesi erken çocukluk dönemi eğitimi alan Ezo Sunal, 'Tutsak' adlı dizide de başrol oynuyor. Ezo ile özel hayatı ve geleceğe yönelik planlarını konuştuk:
* Kime benziyorsunuz? Ailede mavi gözlü var mı? Anneannem açık renklidir. Küçükken babama benzetirlerdi, büyüdükçe anneme benzetmeye başladılar. Bense sima olarak ikisine de benzediğimi düşünüyorum.
* Ağabeyiniz Ali de, siz de oyuncu oldunuz... Sunal ailesi olarak önce eğitime önem veriyoruz. O nedenle babam bile yıllar sonra üniversiteye girip okudu. Hatta mastır yaptı. Ağabeyim de oyunculuğu seçti. Ben düşünmüyordum ama iyi bir proje gelince 'hayır' diyemedim.
* Oyunculuk konusunda herhangi bir eğitim aldınız mı? Küçük yaştan beri tiyatroya meraklıyım. Saint Pulcherie'de okurken Fransızca oyunda yer almıştım. Bu oyunla Frankofon Festivalleri'ne katılmıştık.
* Sonra ne oldu? İngiltere'ye gittim. Daha sonra film, televizyon ve okul öncesi erken çocukluk dönemine kayıt yaptırdım. Ama sonra drama gruplarına katıldım.
* Neden okul öncesi erken çocukluk dönemi bölümü okudunuz? Sekiz senedir faaliyette olan bir anaokulumuz var. Orada da İngilizce dersler veriyorum ve çocuklarla olmayı çok seviyorum. Hayalimde çocuklarla ilgili bir şey yapmak vardı. 'Ne kadar faydam olabilirse, o kadar iyi' diye düşünerek, okul öncesi erken çocukluk dönemi bölümünde okumak istedim.
* Çocuklarla ilgili ne gibi projeleriniz var? Bu yılın ilk ayından itibaren Göztepe'de Ezo Sunal Çocuk Atölyesi'ni hizmete açtım.
* Neden çocuk atölyesi açma gereği duydunuz? Gözlerimi açtığımda anaokulumuzu gördüm. O zamandan beri çocukları çok seviyorum. Onlarla birlikte olmak beni mutlu ediyor. Eğitime bir katkım olsun istedim. Ben yaptığım işi sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorum.
* Burada ne tür bir eğitim veriyorsunuz? 'Orff Schulwerk Yaklaşımı' denilen bir program uyguluyoruz. Dans, hareket ve resim üzerine kurulu bir yöntem. Aileler ile birlikte uygulanacak. Bu merkezde aile danışmanlığı hizmeti vereceğiz. Otizm, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, hiperaktivite yaşayan çocukları dans, müzik eşliğinde eğitmeyi amaçlıyoruz.
* 23 yaşındaki bir genç kıza bu işler ağır gelmiyor mu? Bu, hayallerimden biriydi. Ne olursa olsun, ne iş yaparsam yapayım, bir yandan da eğitimin içinde olmak istiyorum.
* İngiltere'de eğitim aldıktan sonra Türkiye'ye dönmek delilik değil miydi? Aslında haklısınız. Zaman zaman Londra'yı çok özlüyorum. Oradan vazgeçebilmiş değilim. İki günlüğüne bile olsa kaçıp gidiyorum. Ama bir taraftan şöyle düşünüyorum: 'Burada doğdum. Ben Türküm. Buradaki çocukların bana ihtiyaçları var. Özellikle okul öncesi eğitimde Türkiye, diğer ülkelere göre geride. Bırakın Avrupa Birliği ülkelerini, Mısır ve Meksika gibi ülkelerin bile gerisindeyiz. O yüzden üzülüyorum. Hepimiz biliyoruz ki, beynin ve zihinsel gelişimin yüzde 70'den fazlası okul öncesi dönemde tamamlanıyor.
* Çocuklara düşkünlüğünüz nereden geliyor? Sekiz yıl öncesine kadar ben de çocuktum. O yıllardan beri gözlem yaptım. O çocukları tanıdıkça onlara aşık oldum. Onların dünyası temiz ve dürüst. Sınıfa girdiğimde onlardan enerji alıyorum. Onlar mı bana iyilik yapıyor yoksa ben mi onlara anlamış değilim.
* Bir dizide oynama fikri nasıl doğdu? Çocukken oyunculuğa çok meraklıydım. Ama daha sonra hayatımda eğitim ön plana çıktı. Bana bu tür teklifler 17-18 yaşımdan beri geliyordu. Hiç birini kabul etmedim. Dönüp baktığım zaman teklifleri iyi ki de kabul etmemişim. Londra'da okuduğum yıllarda kamera arkasındaydım. Onun da şöyle bir faydası oldu. Yönetmenin ne istediğini biliyorum.
* O zaman oyuncu olmayı hep düşünmüşsünüz, öyle mi? Bana çevremdeki insanlar hep söylerdi. 'Sen de bir gün oyuncu olmalısın.' Aslında benim oyuncu olmam hep beklenen bir şeydi.
* Oyunculuk aileden geçen bir gen mi? Oyunculuğun okulu olur mu? Oyunculuğun okulu gerekli mi bilmiyorum. Çünkü oyuncu olmak için okullu olmak gerekmiyor. Bence başka şeyler gerekiyor. Mesela yetenek gibi şeyler. Babamın, Ali ve benim üzerimdeki etkisi çok. Kemal Sunal'dan bir şeyler öğrenmek benim için hep bir gurur kaynağı oldu. Ben, babamın kızıyım.
* Siz okullu bir oyuncu olarak, babanızın en çok hangi yönünü başarılı buluyordunuz? Bence her insan tektir. Her insanın kendine özgü yetenekleri vardır. Ama babamın en büyük yeteneği disipliniydi. Her zaman işini ciddiye alırdı. Çünkü ona göre komedi ciddi bir işti. Bir de yıllarca hep aynı işi yaptı. İkinci bir işi olmadı.
* Ali Sunal'ın oyunculuğunu beğeniyor musunuz? Çok başarılı bir oyuncu. Kardeşi olduğu için söylemiyorum ama Ali sahneye yakışıyor. Onunla gurur duyuyorum.
* Anneniz ne düşünüyor? Annemin hoşuna gidiyor. Babamın, Ali'nin ve benim ilk heyecanlarımızı yaşamış bir kadın. Esas kilit isim annemdir. Bizim hem destekçimiz oldu hem de moral meleğimiz.
* Dizi teklifi nasıl geldi ve neden kabul ettiniz? Daha önce önüme gelen senaryolardan çok farklıydı. Şimdiki yönetmenimiz ve yapımcımız geldiler. Bana hikayeyi anlattılar. Hikaye gerçekten çok güzeldi. İlk önce hikayeden etkilendim. Sonra evde annem ve ağabeyimle konuştum. Onlar kararı bana bıraktı. Ben de senaryoyu iyice okuduktan sonra yapılan teklifi kabul ettim. Ben sadece karşıma güzel bir şey çıktığı için onu değerlendirdim. Ama oyunculuk yapayım diye de her projeye dahil olacağım anlamına gelmiyor. Çünkü ben bir taraftan da öğretmenliği ve çocuklarımı çok seviyorum.
* İleride babanızın izinden gidip, sinema filminde oynamak istiyor musunuz? Bilemiyorum. Tek söyleyebileceğim, beni heyecanlandıran her projede varım.
Servisi 
