Okur-yazar Okur: Kocasından boşanan kadınların etraftaki insanların farklıbakışlarından nasıl kurtulacağını biliyor musunuz? 26 yaşındayım ve artık dışarı çıkamıyorum. Bütün arkadaşlarım eskisinden daha az beni arayıp, soruyor. Yeni insanlarla tanışmaktan ise çok çekiniyorum. Keşke cüzamlı bir hasta olsaydım. Yazar: Bence bu olayı bu kadar dert etmeniz yanlış. Şayet siz hayatınızın akışını başkalarının bakışına göre ayarlıyorsanız, yanlış yapıyorsunuz. Devir, eski devir değil artık. Eskiden erkeklerin gözde kadınları, "dul!" diye tabir ettiğimiz kadınlardı. Birçok erkek, bu kadınlara "açköpek!" gibi bakıyordu. Bu erkeklerin çoğu yine "dulkadın" lara asılıyor, kendilerine "işolan!" kadınlara da. Sizin bu bekar kadınlardan tek farkınız, evlenip ayrılmanız. Bu bir ayıp değil. Esas ayıp olan şey, hemcinslerinizin size karşı olan tutumları. Bence sizi üzen bu durum olmuş olmalı. O nedenle de arkadaş çevrenizi değiştirin. Çünkü onlar kendilerini hiç boşanmayacakmış gibi gördükleri için, sizi potansiyel tehlike olarak görüyorlar. O insanlarla artık arkadaşlık etmeyin. Boşanmak bir kadın için kusur değildir. Esas kusur, çevrenizdeki insanların kafa yapıları... Okur:OndokuzMayısÜniversitesi öğrencileriyiz. Yazılarınızı çok beğenerek okuyoruz. "Zencininfendi" başlıklı yazınıza bayıldık. Toplumun gerçeklerini bazı insanların yüzüne vurmayı çok iyi biliyorsunuz. Bizim sesimiz olduğunuz için size çok teşekkürler ederiz. Yazar: İltifatınız için gerçekten ben teşekkür ederim sizlere. Hele genç üniversiteli arkadaşlar olmanız, beni daha da gururlandırdı. Bu köşe olduğu sürece, sizin aklınızdan geçen doğruları yazıp çizeceğiz. Okur:TakvimGazetesi alınca ilk işim sizi okumak. Zekanıza hayran olduğumu belirtmek istedim. Yazar: Ben de sizin o güzel anlayışınıza hayranım. Okur:'Dürüsttoplum' başlıklı yazınızı okudum. Yazdıklarınıza sonuna kadar katılıyorum. Biz kendimize karşı dürüst değiliz ki, topluma karşı dürüst olalım. Birde yazdıklarınızdan ders çıkaracak acaba kaç insan var? Yazar: Haklısınız. İnsan önce kendine karşı dürüst olmalı. Bireyler dürüst olursa, toplum zaten dürüst olur. Ama biz Türklerin bir özelliği var ki; evlere şenlik. Kendimizden başka kimseyi beğenmeyiz. Hep başkalarını eleştiririz. Hep başkalarında kusur buluruz. Oysa ki biz, eleştirdiğimiz insanlardan biriyiz. Öyle olmasa eleştirmez, üretime dayalı çalışma içinde oluruz. Bütün mesele şu: 'Böyle geldik, böyle mi gideceğiz?' İşte birilerinin burada çıkıp bazı gerçekleri yazması gerekiyor. Eminim ders çıkaracak bir sürü insan vardır. Bizim görevimiz de hatırlatmak. Okur:'Adamgibiadam' olmanın sıkıntısını çeken bir erkeğim. İki kere evlendim ve boşandım. Şimdi üçüncü eşimi arıyorum. Sizin yazdıklarınızla yüzde 99.9 hemfikirim. Evlenmem konusunda yardımlarınızı bekliyorum. Yazar: Üstadım aslında sizin bize fikir vermeniz lazım. Hatta bir ara gelip elinizi öpmek bile isterim! Bekar erkekler evlenecek bir tane hatun bulamazken, siz üçüncüye dönüyorsunuz. Vallahi helal olsun! 'Okeyedönüyorum' deyimi tam size göre. Üstadım biz daha ilk parti ele döndüğümüz için, size ne yazık ki bir fikir veremiyorum. Hatta sizden fikir bekliyoruz. Bir insan nasıl olur da üçüncü kez evlenmek ister? Okur:'Zencininfendi' başlıklı yazınızı okudum. Türk erkekleri dururken ne bir zenciye, ne de Allah'ın bir Çinli'sine bakarım. Yazar: Vallahi ne desem bilmem ki! Türk erkeklerinin yüreğine su serptiniz. Ve Caesar'ın sözü ile yazımızı noktalayalım: "SendemiBrütüs?"