Son yılların en iyi oyuncuları arasında gösterilen Halit Ergenç, Marie Clarie dergisine kendini anlatırken, şöhretin zorluklarına alıştığını söyledi.
Halit Ergenç atv'de yayınlanan 'Zerda' dizisi ile hayatımıza girdi. Ardından da 'Aliye' ile şöhretin zirvesine ulaştı. 'Babam ve Oğlum', 'İlk Aşk' gibi Türk sineması için çok önemli iki filmde rol aldı. Şimdi de "Binbir Gece" adlı dizide başrol oynuyor. Ergenç, yükselişe geçtikçe hayatı ile ilgili bilmediğimiz her şey de bir bir ortaya çıkıyor. Örneğin çok iyi bir şarkıcı olduğu, Amerika'da müzikallerde rol aldığı gibi... Marie Clarie dergisi, Halit Ergenç'i konuk etti ve onunla denizin maviliğinden oyunculuğa, hayallerinden hayata bakışına kadar her şeyi konuştu. İşte Ergenç'in samimi itirafları...
* Televizyon filmi veya her ne ise yapılan o işi küçümsememek lazım. Bazı oyuncularda var öyle yaklaşım "Dizi işte n'olacak, parmağımın ucuyla oynarım" diyor. Siz öyle bakarsanız yaptığınız iş de öyle oluyor. Ben dizi yapmaktan şikayetçi değilim. "O kadar yıldır niye bilinmedim?", "O kadar iş yaptım niye kimse beni tanımadı?" diye de hayıflanmıyorum.
POPÜLER KALMAK ZOR
* Bu kadar popüler kalabilmek çok zor. Baktığınız zaman popüler insanlara dönem dönem gelip-gidenler var. Yıllardır var olan insanlar gerçekten çok ciddi üreticiler. Benim de amacım o. Maksat popülarite tutmak değil, işin çıtasını yüksek tutmak.
* Anne tarafım Arnavut. "Arnavut damarı" da derler. Zaman içerisinde biraz aklımı başıma devşirip onları törpüleyebilirdim diye düşünüyorum. Radikal kararlar aldığım zamanlar hayatımda hep kaybedecek bir şeyimin olmadığını düşündüğüm zamanlardı.
AJDA İLE KISA ÇALIŞTIM
* Kendi kendine yetmek değil benim derdim. Benim çocukluğumdan beri kendi dünyam var. Çok hayal kurardım. En sıkıştığım zamanlarda hayallerimle rahatlardım. Kendimi bambaşka bir dünyaya koyup tekrar geri getirirdim çok üzüldüğüm bunalıma girdiğim zamanlar. Kendi meditasyon sebebimi fark etmişim o zamanlar. En basiti suya dalardım. Hala çok severim dipten yüzmeyi. Nefes rekorlarım, dalış rekorlarım var.
* Bazen birileri geliyor. "Eee ünlü olmak kolay değil, buna katlanacaksınız" diyor. Haklı, o da haklı. Sadece TV'de görebildiği insanla karşılaşıyor. O an onunla bir şey paylaşabilecekse paylaşacak. Paylaşamazsa belki bir daha göremeyecek. Tabii herkes benim üzerimde hak iddia ediyor. Görme hakkı, konuşma hakkı...
* Birçok yerde "Ajda Pekkan ile çalıştı" diye yazıyor ama ben Ajda'yla hayatımda sadece iki ya da üç gün o da Rumelihisarı konserinde çalıştım.
* Hayatta her şey insanın başına gelebilir. Seviyorsanız yaptığınız işi başarısızlık sizi yıldırmamalı. Her şeyi kaybettiğiniz zamanlar oluyor. Birkaç kere işi bırakmayı düşündüm. Zerda'ya kadar olan dönemde çok gittim-geldim. Çünkü maddi açıdan ciddi sıkıntı çekiyordum. Her kimin ne olacağı hiç belli olmaz.
* Dizi para getiren bir iş ancak meslek olarak bunu seçmek hayatınızın hiçbir zaman stabil olmamamısı demek. Sizin bir maaşınız yok. Emeklmilik ikramiyeniz yok, hayat güvenceniz yok, tatiliniz yok. Yaşlanabilirsiniz, sakat kalabilirsiniz. Bu diğer sektör çalışanlarından daha çok etkiler sizi. Dolayısıyla riski fazla.
* Bizim işimiz seven için çok zevki ama bir o kadar da dikenli. Böyle dikenli bir yolda çıplak yürüyebilirsiniz. Bu dikenler isim değiştirebiliyorlar, şekil de değiştirebiliyorlar. Bizim işimiz dışarıdan göründüğü kadar allı pullu değil.
* Sadece şarkı söylemek istedim. Babam bana lisedeyken "Oğlum tiyatro bölümüne gir. Geleceğini orada görüyorum" demişti. Benim içimden hiç gelmedi.