Eskiden 'enflasyon canavarı' vardı, şimdi ise 'reyting canavarı' Enflasyon canavarının babası siyasetçilerdi. Reyting canavarının babası ise bizler. İşte yarattığımız canavarın bilinmeyen yönleri.
Reyting, reyting, reyting... Son birkaç yıldır neredeyse onunla yatıp, onunla kalkıyoruz. Peki reyting ne anlama geliyor? A/B grubu ne demek? Total ne demek? Reytingler nasıl ölçülüyor? Ölçüm cihazları kimlerin evinde bulunuyor? Denekler evlerine yerleştirilen bu sihirli cihazlardan haberdar mı? Haberleri varsa para alıyorlar mı? Bu denekler Türkiye'nin yüzde kaçını temsil ediyor? İşte biz de bu soruları merak ettik. Televizyon İzleme Araştırma Kurulu (TİAK) Başkanı Hakan Gören ile AGB Nielsen Media Research'ün Türkiye Genel Müdürü Arzu Eder'e sorduk. Gördük ki, hiç birimiz bir şey bilmiyormuşuz. Yani, reytingimiz düşük çıktı.
TİAK NEDİR? Hakan Gören: 1992 yılından beri faaliyet gösteren 'Birleşik Endüstri Komitesi'dir. Reklam Verenler Derneği, Reklamcılar Derneği, Uluslararası Reklamcılar Derneği ve Televizyon Yayıncıları Birliği olmak üzere dört ayrı sektör derneğinin bir araya geldiği farklı bir komitedir. Ana görevimiz, Türkiye'de televizyon izlenme ölçümlerini gerçekleştirecek ortamı uygulayacak firmayı tespit etmek.
* Peki AGB Nielsen Media Research kim? Arzu Eder: TİAK adına ölçümleri yapan şirketiz. Türkiye'de tek bir müşterimiz var; o da TİAK'tır. AGB, 29 ülkede televizyon izleyici ölçümlerini yapıyor. Halk bizi nedense reyting veren şirket olarak tanıyor; ama biz televizyon izleyici araştırması yapıyoruz.
* Ölçüm yapacağınız haneleri nasıl seçiyorsunuz? A.E: Bilimsel metotlar ile tespit ediyoruz. Yılda 25 bin hane ile yüz yüze anket çalışması yapıyoruz. Bu görüşmelerin sonucunda insanların eğitim durumlarını, yaş dağılımını, cinsiyetlerini ve mesleklerini öğreniyoruz.
TELEVİZYON SAYISI... * Başka nasıl değişkenlere dikkat ediyorsunuz? Televizyona bağlı çatı anteni mi yoksa uydu anten mi, ya da kablolu yayın mı, dijital yayın mı var? Bunları öğreniyoruz. Bir hanede ne kadar televizyon varsa, televizyon izlenme olasılığı o kadar yüksek. Bunların yüzdeliğini alıyoruz. Ondan sonra ölçüm yapacağımız bölgenin genel profilini çıkarıyoruz. Sonra bir panel kuruyoruz ve o ailenin iznini aldıktan sonra özel bir elektronik cihazı televizyona yerleştiriyoruz.
* Kimin hangi kanalı ya da programı izlediğini nasıl tespit ediyorsunuz? A.E: Kumanda aletlerine bir düğme veriyoruz. Evdeki kişiler televizyonu açmadan önce o düğmeye basıyorlar.
* Bu deneklere herhangi bir bedel ödüyor musunuz? A.E: Panelde yer alan aileye her ay on puan veriyoruz. Bu puan karşılığı hediye katalogundan çeşitli hediyeler kazanıyorlar. Ama bu araştırmada gönüllülük esastır. Bizim hediyelerimiz cam sakızı, çoban armağanı türünden hediyeler.
MÜDAHALE ŞARTLARI * Ölçüm yaptığınız kaç hane var? A.E: 2 bin 300 hane var; ama haziran ayında 2 bin 500 civarında olacak.
* Reytingleri belirleyen izleyicilerin psikolojik yapısına hiç dikkat ettiniz mi? A.E: Öncelikle panelimize giren ailelere şunu söylüyoruz; 'Normal televizyon alışkanlıklarınızı değiştirmeyin.' Televizyonlara cihazları taktıktan sonra o denekleri belli bir dönem üretime dahil etmiyoruz. Kumandaya alıştırmaya çalışıyoruz. H.G: Ortadoğu Teknik Üniversitesi bu araştırmayı denetliyor. İstatistiksel bir bozukluk gözlendiği zaman haneden cihazı söküp alıyoruz. Onun dışında belli bir süre sonra motivasyonlarını kaybeden aileleri gözlemledik. Bu gibi durumda da müdahale ediyoruz.
PUAN SİSTEMİ * A/B ve total ne demek? A.E: Ölçüm yaptığımız dört tane grup var. A/B, C1, C2, D/E. Bu grupları oluştururken hane reisinin eğitim ve mesleğine bakıyoruz. Onlara puan veriyoruz. Eğitim düzeyi yüksek olan insanlar A/B dediğimiz grubu oluşturuyor. C ve D/E grubu ise daha alt geliri temsil eden insanlar. Total ise bütün bu grupların toplamı demek.
* TİAK güvenilir bir kuruluş mu? H.G: Kesinlikle. Bizim yaptığımız iş termometre ile aynı. O termometre bize bir sonuç veriyor. Bu sonucu yorumlamak ise çeşitli yayın kuruluşlarına kalmış.
* Türk halkı yıllardır enflasyon canavarından çekti. Şimdi reyting canavarından çekiyor. Bu canavarı yaratan siz misiniz? A.E: Kesinlikle hayır. Bunu yaratan aslında basının ta kendisi. 1995 yılından beri televizyonlar arasında ciddi bir yarış başladı. Yıllık 1 milyar dolarlık bir reklamdan söz ediyoruz. Bu da ister istemez iştah kabartıyor.
* Türk halkı gerçekten de kavga- dövüş içerikli programları mı izlemek istiyor? H.G: Türk halkının genel beğenisi aşırı duygusal içerikli, içinde biraz şiddeti barındıran ve entrika içerikli programlardan yana. Aslında bütün dünyada durum böyle. İnsanların kendi kişiliklerinden kaynaklanan bir durum söz konusu.