Bu gözyaşlarının hangisi gerçek?
"Buzda Dans"da Şebnem Schaeffer, ikinci kez elenme aşamasına gelmenin verdiği hırsla çocuklar gibi ağlarken, ben en çok Asena'nın yüzüne kilitlendim. O da gözyaşı döküyordu, ama o kadar sahiciydi ki... Oysa "Makina" programında, "Vücudumda şuradan şuraya kadar platin var" esprisine bile kahkahalarla gülebilmişti. Aynı Asena, sadece birkaç yıl önce ne idüğü belirsiz kurşunlarla ölümden döndü. Bir kaza ya da hastalık geçmedi başından, düpedüz korkunç bir şiddete maruz kaldı. Sakat kalmaması bir mucize. Azmedip yeniden sahneye çıkması apayrı bir mucize. Biz bunu çoktan hafızalarımızdan sildik; çünkü Asena temcit pilavı gibi önümüze sürmüyor. Istıraplar içinde geçen çocukluğundan bile, ikinci kişiler yüzünden haberdar olduk. Çünkü aslında Asena anlatmaktan hoşlanmıyor. Şebnem Schaeffer salya sümük "Sinirlerim çok bozuk, çok kötüyüm" derken, "Neden ki?" diye sorasım geldi. Ne yaşamış ki? Kapı gibi raporlarıyla ortalıkta caka satarken, eski sevgililerine akıl almaz ithamlarda bulunurken, birileri hukukun varlığını ona hatırlattı diye mi bozuk sinirleri?