Onu gördüğünüzde içinizi bir ürperti kaplıyor, sizin için yeryüzünde sadece o yaşıyor ve dünya onun ekseninde dönüyorsa, aşkın büyüsüne kapıldınız demektir.
Aşkın yıldırımı, kimseyi tesa- düfen çarpmıyor. Burada iki kişinin arasındaki elektrik son derece belirleyici bir rol oynuyor. Biri- lerini etkilemek, diğer bir deyişle pa- ratoner görevi üstlenmek için gerekli en önemli faktör, beynin tamamen boş olması. Ancak, partnerinizden memnun olmadığınız zamanlarda ya da son derece keyifli bir günde işini- zin yolunu tuttuğunuzda, yıldırım çarpmışa dönebilirsiniz..
HORMONLARIN VALSİ Çünkü aslında böylesi bir ruh ha- linde, siz farkında olmasanız da vü- cut kimyanız yıldırımı üzerine çekme- yi başarıyor. Geriye sadece aynı ruh halindeki karşı cinsi kendine çekmek kalıyor. Bu çekim gücünün ağına kimleri düşüreceğinizi önceden kes- tirmeniz pek de mümkün değil. Aşkın çanları çaldığında, karşınız- daki insanın düşündüğünüzden çok farklı özelliklere sahip olduğunu göre- bilirsiniz. İşte tam bu noktada hor- monların valsi başlıyor. Uzmanlar bu durumun, sonsuz mutluluk ile sıkın- tının bir arada yaşandığı bir ruh hali olarak tasvir ediyor. Endorfm (özellik- le erkeklerde) ve oktosin (özellikle kadınlarda) hormonlarının hızla salgı- landığı görülüyor. Salgılanan bu hormonlar, aşkın harekete geçmesini ve karşı cinse bağlanmayı hareketlendiriyor.
TUTKU DOLU KRİZ! Zevk, şehvet, gizem... Bu "şeyi" ifade etmeye yetecek kelimeler, sözlük dağarcığımız o kadar az ki... Nörologlara göre, orgazmı "tutku dolu bir kriz" olarak adlandırmak mümkün. Beynin belli bir kısmını harekete geçiren, duygusal bir patla- ma olarak da nitelendirilebilir. Bu beyinsel hareketleri, elektrik dalgalarıyla saptamak çoğu kez mümkün. Elbette kişiden kişiye deği- şen farklılıklar söz konusu çünkü her insanın farklı duygusal yoğunluklara verdiği tepkiler aynı şiddette olamaz. Uzmanlar, her insanın sadece hak ettiği orgazmı yaşadığını savunuyorlar.