İşyeri dedikoduları, kurumsal bir sorun. Tümüyle ortadan kaldırılması mümkün değil ama hiç olmazsa önüne geçilebilir. Bu noktda şirket yöneticilerine çok ciddi görevler düşüyor.
Çalışanları için eğitim seminerleri düzenleyen şirketlerin çoğunluğu, özellikle iletişime önem ve öncelik veriyor. Bu eğitimlerde; iletişim engellerinin ortadan kaldırılması, açık ve dürüst iletişimin özendirilmesi, iletişimsizlikten kaynaklanan sorunların aza indirilmesi ile ilgili ipuçları açıklanıyor.
FISILTI GAZETESİ İŞ BAŞINDA Bu eğitimlerde çoğu kez gizli kapılar ardındaki konuşmaların, dedikoduların, yalan ve iftiranın, fısıltı gazetesinin yaygınlaştığından söz edilir. Bunun da çalışanlar arasında kıskançlık, kin, öfke ve nefrete kadar varan olumsuz duyguları beslediği bilinir. İnsanların açık iletişim kuramamalarının ve dedikoduyu tercih etmelerinin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Doğrudan ilgili kişiye değil de, başkalarıyla paylaşılan bu durumun nedeni, konuştuklarının doğru olmadığını kendilerinin de bilmesidir. Açıkçası, yalanlarının ortaya çıkmaması için konu olan kişiyle yüz yüze gelmek istememektedirler. Arkadan konuşarak, kişiye zarar vermekten adeta gizli bir zevk almakta, kızgınlık ya da kin duygusunu tatmin etmekte bu yolla rahatlamaktalar. Bu tür işyeri dedikodularını başlatan kişiler, söylediklerinin konu olan kişiye bir şekilde gideceğini bilirler. Zaten planladıkları da tam olarak budur. "Bunu bir tek sana söylüyorum, sakın kimseye söyleme" derken bile, sözlerinin doğru adrese ulaşacağını bilirler. Dedikoduların yaygınlaşmasının bir nedeni de, belirli bir kişi ya da konu hakkında konuşmanın o organizasyonda hoş karşılanmamasıdır. Eleştirilmeye, hatta genelde kendisi hakkında konuşulmasına sert tepki gösteren yöneticiler bir bakıma dedikodular için ortam hazırlarlar. Açık iletişim, dinleme, eleştiri ve müzakere kültürü yerleşmemiş organizasyonlarda dedikodu neredeyse doğal bir iletişim yolu olmaktadır.
KURUM İÇİN BÜYÜK RİSK Dedikoduların bir tür iç iletişimi hızlandıran, heyecanlı ve eğlenceli bir süreç olmaktan çıkarak can yakan, insanları rencide eden, iş ve insan ilişkilerini onarılmaz şekilde bozan bir sürece dönmesi şüphesiz o kurum için büyük bir risktir. Çoğu şirket de böyle bir risk ile karşı karşıyadır. İşten ayrılan ya da çıkarılan insanların önemli bir kısmı bu tür dedikoduların kurbanı olur. Kendisini savunamayacak durumda olanlar, akılları ile duyguları arasında kalanlar, başkalarını korumak için kendilerini feda edenler rahatlıkla dedikodu ortamının kurbanları olabilirler. Dedikoduya hoşgörü gösteren kimi yöneticiler bunu bir bakıma içerden bilgi almanın bir yolu olarak görür. Dedikodu yaparak insanları birbiri hakkında konuşmaya yönelten bazı yöneticiler de bu şekilde "böl ve yönet" anlayışlarını yaşama geçirir. Çalışanları hakkında dedikodularla elde ettikleri bilgileri adeta bir "kara kaplı defter"de toplayıp, günü ve yeri geldiğinde "aleyhte delil olarak" kullanmayı marifet sayan yöneticiler de bulunmakta. Ancak bu davranışları ile onlar da kendi kendilerinin kuyusunu kazarlar.
ÇÖZÜMÜ KOLAY DEĞİL İşyeri dedikoduları, çözümü kolay olmayan kurumsal bir sorundur. Tümüyle ortadan kaldırılması son derece güç. Burada, yöneticilerle beraber tüm çalışanlara da büyük sorumluluk düşmektedir. Sadece eğlence ya da bir iletişim aracı olarak başlayan ufak tefek dedikoduların bir anda içinden çıkılamaz bir hale dönüşebileceği unutulmamalı, dedikoduya fırsat verilmemelidir. Gerekirse dedikodu yapan işyeri kuralları çerçevesinde cezalandırılmalıdır.