Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 09 Aralık 2006  

İşte o yazar



Kimsenin yazmayı aklından geçirmediği şeyleri yazdı. Fanatikleri oluştu. Herkesin, 'Nereden çıktı bu adam?' dediği Sabah gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, ilk kez Takvim'e konuştu.

***

Özü de bir sözü de!

Son dönem köşe yazarları arasından sivrilen Yılmaz Özdil kendine has uslûbü ile tam anlamıyla bir 'hayran kitlesi' edindi. Özdil'in farklı yorumları hayata bakışındaki farkta yatıyor.

O, adam gibi yazar. Peki bu adam ne yazar? Kısa ve öz yazar. Tıpkı soyadı gibi. Ama öğreniyoruz ki, o yazmaktan pek de zevk almayan birisi. Deyim yerindeyse bir mutfak adamı. İşin en ilginç tarafı ise meslektaşlarının çok sevdiği nadir yöneticilerden biri. Köşe yazarlığı yapmasına rağmen köşe yazarlarını eleştirmekten çekinmiyor. Gazete tirajlarının düşük olmasının nedenini kendi deyimiyle "güdük köşe yazarları"na bağlıyor. Yönetici koltuğunda oturan bazı kişilerin "faşist" olduğunu düşünüyor. Kim mi bu adam? O bir Özdil; Yılmaz Özdil

* İnternette özel hayatınız hakkınızda tek bir kelime bile yok?
İzmirliyim. Evliyim, bir kızım var. Babam, Dinç Bilgin'in babası Şevket Bey'in makam şoförüydü. Dedem de yine o zamanlar Yeni Asır gazetesinin matbaasında çalışıyordu. Dolayısıyla bebekliğimden beri, Yeni Asır gazetesinin kağıt bobinlerinin ve matbaa makinelerinin arasında büyüdüm. Oyuncaklarım gazete araçları oldu. Ege Üniversitesi'nde gazetecilik okudum. Üniversiteye başladığım gün, Yeni Asır Gazetesi'nde hem stajyer muhabir hem de ofisboy olarak çalışmaya başladım. Üzerinden 23 sene geçmiş...

YURTSEVERİM
* Yöneticilik nasıl başladı?
Yeni Asır'da yayın yönetmenliği yaptım. Gazetenin tirajı o zamanlar 40 binden, 140 bine yükseldi. Bu dikkat çekmiş olacak ki, İstanbul'a, Milliyet'e Yazı İşleri Müdürü olarak transfer oldum. Umur Talu getirdi beni İstanbul'a. Daha sonra Sabah grubuna geçtim. O dönem "Ateş" diye bir gazete çıkardık. Yaklaşık 600 bin civarında tiraj yakaladık. Sonra Sabah Gazetesi'nin Yazı İşleri Müdürü oldum. Mecburen. Ben istemedim. "Geçeceksin" dediler, geçtik mecburen. Mevcut durumu idare etmek beni çok fazla mutlu etmediği için ayrıldım kısa süre sonra. Star Gazetesi'nin Yazı İşleri Müdürü oldum.

* Star'da yaptıklarınız da çok konuşuldu?
Orada çok iyi bir ekip vardı. Çok iyi bir takımdı. 1 milyon 270 bin gibi net bir rakama ulaştık. Hem de promosyonsuz. İşverenin siyasete atılması nedeniyle ben ve bir grup arkadaş Star Gazetesi'nden ayrıldık. Bir süre işsiz kalmayı tercih ettim. Birlikte ayrıldığımız arkadaşlarım iş bulmadan, işe girmeyi kendime yediremedim. Sonra Ciner Grubu'ndan teklif geldi. Kenan Sönmez aradı. Meslekte örnek aldığım ender insanlardandır. "Fotomaç'ı yapar mısın" dedi. Siyasetin içinde günlük kavgalarla uğraşmaktansa, spor gazetesi yapmak çok daha keyifli göründü bana. İskender Baydar ile birlikte geldik, Fanatik'i geçtik. Eğlenceliydi. Bunun üzerine Turgay Bey (Ciner), atv Haber'in başına geçmemi istedi. Değişik geldi bana, kabul ettim. atv haber, ben geldiğimde 4'üncü sıradaydı. İyi bir maç olabilir diye düşündüm. Kolaydı. 1'inci olduk. Sonra atv haberden ayrılıp, atv kanalının başına geçmemi istedi patron. Geçtim. Sonra prensipte anlaşamadığımız bazı konular olduğu için görevi bıraktım. Bugün bile, haklı olduğumu düşünüyorum.

* Köşe yazıları nasıl başladı?
Turgay Bey istedi.

* Elinizden tutan Dinç Bilgin ailesi olmuş değil mi?
Dinç Bey'in hakkını kişisel olarak ödeyebilmem mümkün değil. Çok şey öğrendim kendisinden. Benim okumama ve bu mesleğe başlamama çok fazla katkısı olmuştur. Ağabeyim Yıldırım'ın ve benim adımı bile Dinç Bey'in babası Şevket Bey koymuştur. Çok ödül aldım bugüne kadar. Hiçbirini ben istemedim. Verdiler. Ben sadece bir ödüle kendi isteğimle talip oldum. Hasan Tahsin- Şevket Bilgin Ödülü. Katıldım yarışa. Aldım. Ben ve ailem için en önemli ödül, odur. Bilgin ailesinin hakkını biz Özdil ailesi olarak ödeyemeyiz.

* Hürriyet Gazetesi'ni Hürriyet yapan Bekir Coşkun ve Emin Çölaşan'dır. Daha önce Sabah Gazetesi'nin bu tür yazarları yoktu. Şimdi siz böyle bir açığı dolduruyor gibisiniz?
Ben, Sabah Gazetesi'nin benden önce bir eksiği olduğuna inanmıyorum. Sabah Gazetesi'nin hem şu anda, hem de geçmişte çok değerli köşe yazarları olmuştur. 3'üncü sayfada yazdığım için Bekir Coşkun'la bir kıyas yapmış olabilirler. Bekir Coşkun ile benim aynı sınıfta sayılmam, beni mutlu eder. Ama Bekir Coşkun'dan daha iyi yazdığım gibi bir sıfatı asla kabul etmem mümkün değil. Pele'ye sormuşlar: "Maradona diye bir çocuk çıktı. Çok iyi futbol oynuyor. Senin tahtını elinden alacak mı?" Pele demiş ki: "Maradona çok iyi bir futbolcu ama dünyada bir tane Pele var". Bana göre bu işin Pele'si de Bekir Coşkun'dur. Kendisini tanımam ama her zaman okuduğum bir insan. Bizi yüreklendiren gazetecilerden birisidir. Bekir Coşkun bu işi Türkiye'de en iyi yapan kişidir.

* Siz milliyetçi misiniz?
Türkiye'de milliyetçilik lafı çok kirlendi. Cinayet işleyenlerden tutun da, sahtekarlara kadar pek çok kişi milliyetçilik sıfatının arkasına saklandı. Bu yüzden daha temiz, daha sade, daha Anadolu'ya uygun yurtsever tanımını uygun buluyorum. Yurtseverim.

* Pek çok kişi 'Nereden çıktı bu adam, niye bu zamana kadar yazmamış' diye soruyor...
Aslında bu işi çok sevdiğim söylenemez. Turgay Bey istedi, yazıyorum. Turgay Bey'i yazı yazmaya değer bir işveren olarak görüyorum. Bunu yalakalık olsun diye söylemiyorum. Beni bilen bilir. Kişilik olarak Turgay Bey'i çok severim. Tamamen bu sevgi ve saygı bağı ile yazdığımı söyleyebilirim.

* Çok fazla severek yazmadığınızı mı söylüyorsunuz?
Köşe yazarlığı denen işin gazeteler için yararı olduğunu düşünmüyorum. Aksine gazetelere zarar verdiğini düşünüyorum. Gazete ne söylemek istiyorsa, kendisi söylemeli. Köşe yazarı olmak için gazeteci olmaya gerek yok. Dolayısıyla meslek, meslek olmaktan çıkıp iş haline geliyor. Herkesin yaptığı bir iş de, ister istemez yozlaşıyor. Bu yüzden köşe yazarlığına inanmıyorum. Bu durum tirajlara da yansıyor zaten. Tirajların güdük kalmasının sebebi, güdük köşe yazarları.

ÇALIŞANLAR BAŞKA IRK
* Yazılarınızda şunu görüyoruz. Ya bu adam mahallenin delikanlısı, ya da delisi. İktidar aleyhine yazılar yazmak sizi zorlamıyor mu?
Sabah Gazetesi'nde özgürlük var. Bugüne kadar hiçbir yazıma müdahale edilmedi. Hem Turgay Ciner'in hem de Medya Grup Başkanımız Kenan Tekdağ'ın önem verdiği tek konu var: Yalan ve hakaret içermedikten sonra, gerçekleri ve gördüğümüzü yazmamızda hiçbir sakınca yok! Gerçekten gazeteciliğin gereğini yapan, ahlaklı duruş sergileyen biriyseniz, yazdıklarınız ceza kanunları ile çelişmiyor.

* Birlikte çalıştığınız ya da çalışmadığınız gazetecilerin size müthiş bir sevgisi var. Hatta çalışanlarınız için müdür bile dövdüğünüz söyleniyor?
Kurumlara aidiyet hissetmiyorum. İnsana aidiyet hissediyorum. Çalıştığım kurum için her şeyi yaparım, diyemem. Yapabileceklerim, ahlaki değerlerim ile sınırlıdır. Ama insan için her şeyi yaparım. Ferdi branşları değil, takım sporunu seviyorum. Birlikte çalıştığım arkadaşlarımın huzurlu olarak işe gelmesi, mutlu olması ürüne yansıyan bir şey. Bugün kendi yanında çalışan bir arkadaşının kredi kartı borcu veya doğum masrafları ile ilgilenmeyen birinin, sağlık bakanlığının icraatlarını ya da ekonomi politikalarını eleştirmesi bana göre ahlaksızlıktır. Patron başka, çalışanlar ise başka bir ırktır.

* Siz hangi ırktansınız?
Çalışanın hakkını savunmak benim görevim. Sendika mantığı değil bu. İnsana saygı. Ürünün başarılı olması için ilk şart bence bu. Ben beraber çalıştığım arkadaşlarım için kavga da ettim, adam da dövdüm, işten de ayrıldım. Bu duruşa, en çok işveren tarafından saygı duyulduğunu da gördüm ve biliyorum. Dinç Bilgin, Aydın Doğan, Cem Uzan ve Turgay Ciner gibi patronlar için bunları söyleyebilirim. Patronlar yanlarında çalışan insanların mutsuz ve yoksul olmalarını istemiyorlar. Yöneticilerinden böyle bir talebi yok patronların.

* O halde sorun yöneticilerde mi?
Bir takım yönetici arkadaşlar, o koltuğa oturdukları zaman "patron çıkarını gözetiyorum" maskesi altında kendi egolarını tatmin ediyorlar. Bugün Türk basınında yönetici koltuğunda oturan pek çok kişinin faşist olduğuna inanıyorum. Yanlarında çalışan kız arkadaşları taciz eden yöneticilerden tutun da, onların meslekte ilerlemesi için ahlaksız teklifler yapanlara kadar, ne ararsan var.

* Gazete haberciliğini nasıl buluyorsunuz?
İyi bulmuyorum. Yazılı basının üstünden 2 tane travma geçti. Birincisi, özel televizyonlar. İkincisi, internet. Gazeteler bu 2 travmayı atlatamadığı için promosyona yöneldi. Promosyon, Türk yazılı basınının intiharı oldu. Promosyon yasaklanınca da, köşe yazarlarına sarıldılar. İş öyle bir hale geldi ki, bugün gazetelerin haber merkezlerinde çalışan muhabirden çok köşe yazarı var.

* Peki bunun ne zararı var?
Köşe yazarları, gazetelerin kaynaklarını tüketiyor. Bugün bir köşe yazarı, özel otomobiliyle, şoförüyle, maaşıyla ve seyahat harcırahlarıyla, belki de 40 tane muhabire eşit hale geldi. Mutfakta çalışan, yani yazıişlerindeki arkadaşlar geçim sıkıntısı çekiyor. Kirasını ödeyemeyen adam, manşeti nasıl düşünecek? O kadar komik bir durumdayız ki, gazeteye manşeti getirecek olan muhabir, boğaz tokluğuna çalışıyor, belediye otobüsüyle evine gidiyor. Oturduğu yerden yazı yazan kişi ise, lüks otomobillerle geziyor. Muhabir olmazsa, gazeteler havagazıdır.

* Kısa yazılar yazmak çok zordur. Ne düşünüyorsunuz?
Bazı köşe yazarları, sayfada ne kadar çok yer kaplarsa kendisinin o kadar önemli biri olduğunu zannediyor. Zaman zaman okurlar da bu yanılgıya kapılmıyor değil. Oysa yazının uzunluğu değil, aslında anlattığı derinlik önemli. "Çok laf yalansız olmaz" diye bir atasözü var. Boşuna değil.

* Hangi futbol takımını tutuyorsunuz?
Göztepeliyim.


SİNAN AKYÜZ

DİĞER SAKLAMBAÇ HABERLERİ
Oryantal Star'da büyük kapışma!Kapadokya'ya 'ola'
Şimdi festival zamanıKariyer yapmak hiç kolay değil!
Zincirleme hatalarBoyu boyunuza uygun olsun
Çiçek tutkusu şallara yansıyorBana ayakkabını söyle kim...
Seray futbolcu severSüper Lady'nin en büyük Kıvanç'ı
Nişanına gelemedi yanına...Eski aşk başına bela oldu...
Korsana savaş'Lale Devri' için savaş...
Kenan gitti Serdar geldiKendi mezarına yürüyerek girdi
Cezaevinde gösteriSu katılmamış Sanat Müziği!
Hepsi grubu ile tanışmak için...DVD
Vizyona girenlerEğlence takvimi
Acil servisGünün mönüsü
Çelebi Çiçek ile tarot kartlarıAşk mesajları
İrfan Gürkan Çelebi:...Timuçin Güner: Ahlaksız teklif
GÜNCEL
Acıları Acıları ateş topu!
'Beckham Rıdvan' teknenin pervanesine kapılıp can verdi, kara haber...
Mahkemeden ünlüler geçti!
Çıplak heykele saldırı
Sis İstanbul'u rehin aldı
Şehit astsubay uğurlandı
Hainler kanlı plan yaparken...
Kaza gitti izi kaldı
SPOR
Oskay'ın Oskay'ın 7 yalanı
Daha önce Telegol programında ortaya koyduğu iddiaların aksine bu kez...
Ligin 'Halis' muhlis kralı 1-0
20 bin taraftar kaçak seyretti
Tigana kükredi
Erken sevinmesinler
Tek hedef galibiyet
Kartal'a vız geldi: 80-64
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Sisli 13°C 7°C 
ANKARA Sisli 11°C -2°C 
İZMİR Parçalı Bulutlu 17°C 7°C 
ANTALYA Az Bulutlu 18°C 10°C 
ADANA Az Bulutlu 19°C 1°C 
EKONOMİ
IMKB E: 39.320,470 D:% -1,35
DOLAR S: 1,436 D:% 0,17
EURO S: 1,914 D:% 0,53
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
MAGAZİN
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Künye | Ana Sayfa
    Copyright © 2003, 2006 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu