Dr. M. Hakan Özörnek: Stres en önemli kısırlık nedeni
Kısırlık hiç kimsenin kendisi için düşünmediği ancak her 10 çiftten birinin yaşadığı bir problemdir. Stres, kısırlığın hem sebebi hem de sonucu olabilir. Stresi en aza indirmek hem tedaviyi kolaylaştırır, hem de başarının yüksek olmasını sağlar. Kısır çiftler (çocuk istekleri olmadığı taktirde) gerçek anlamda hasta değildirler. Bu sebepledir ki; bu çiftler mümkün olduğu kadar hasta psikolojisine sokulmamalıdır. Kısır çiftlerde stres birden fazla sebeplidir. Öncelikle eşlerden kısırlık sebebi kendinde olan "Neden ben?" sorusunu kendine sorar, bir piyango çekilmiş ve kötü kart ona çıkmıştır. Çevresinde herkesin çocukları olmakta, hatta bazılarının istemeden olmakta, ama onun olmamaktadır. Daha zorlu bir psikolojik yük ise aile içi baskılar ve bitmek bilmez sorulardır, Özellikle anne baba kayınvalide ve kayınpeder Türkiye koşullarında genelde işin içine karışmakta ve çift için önemli bir stres kaynağı olmaktadır. Yapılacak kısırlık tedavisi de başlı başına bir stres kaynağıdır. Özellikle tüp bebek tedavisi kısa olmayan ve hasta katılımını gerektiren bir tedavidir. Yani, "Al şu ilacı kullan, çocuğun olsun" gibi bir tedavi değildir. Defalarca kan alınır, ultrason yapılır, günlük iğneleri aksatmadan saatinde olmak lazımdır; küçük bir operasyonla yumurtalar toplanır. Tüm bunlar can yakıcı olmasa bile can sıkıcı işlemlerdir. Harcanan zaman da tüm bunlara eklenerek stres miktarını iyiden iyiye artırır. Tedavi sırasındaki beklentiler değişik bir stres kaynağıdır. "Kaç yumurtam oluşacak, döllenecekler mi acaba?" ve en önemli soru "Bu ay hamilelik oluşacak mı?" sorusudur. Olayın farklı bir boyutu da tedavi maliyetinin Türkiye şartları için yüksek oluşudur. Ülkemizde hiçbir sağlık sigortası kısırlık tedavisini karşılamamaktadır. Tüm bunları alt alta yazdığınızda kısırlık tedavisinin yorucu olduğu, sabır istediği ve stresi tetiklediği unutulmamalıdır.