Nişantaşı Niş Restoran'da haftanın 4 günü sahne alan caz sanatçısı Aşkın Arsunan, Atlantic Records'un Kurucusu ve Başkanı Ahmet Ertegün'e yönelik suçlamalara sert yanıt verdi. Arsunan, Tarkan'ın elinden tutmadığı için Türk basınında zaman zaman sert eleştirilere maruz kalan Ertegün'ün hiçbir günahı olmadığını söyledi. Aynı zamanda film müzikleri de yapan Arsunan, televizyonlardaki dizi film müziklerini ise çok ucuz bulduğunu ifade etti.
* Neden caz müziği yapıyorsunuz? Caz, özgürlüktür. Caz, her gece aynı parçayı çaldığınız halde, başka bir tatla yeniden çalma sanatıdır. Çünkü çaldığınız her parçayı yeniden hissedip çalıyorsunuz. Caz, müzisyenliğin en doruk noktasıdır. İyi bir cazcı olmak için, klasik bir eğim almanız gerekiyor. Bir de dünyadaki bütün müzikleri etüt edip, senelerce çalmanız gerekiyor.
* Türkiye'ye neden döndünüz? 23 yıldır yurtdışında yaşadım. Sonra Türkiye'de Sezen Aksu ile birlikte çalıştım. Rahmetli Onno Tunç'la da ortak birtakım işler yaptık.
* Biz Türkler kebap yemeği severiz. Arabesk müzik dinleriz. Siz ise caz müziği yaparak bir nevi Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorsunuz. Türkiye'de çok zor değil mi caz müziği yapmak? Haklısınız. Kültürümüz bu olabilir ama şimdilerde Türkiye'de caz müziğine karşı inanılmaz bir ilgi var. Live müziğe dönüş var. Artık bazı Türkler, Türk pop müziği yapan mekanlara gitmek istemiyorlar. Türk halkı, arabesk müziğin dışında 2'inci ya da 3'üncü sesi de duymaya başladı.
* Neden bugüne kadar hep caz müziği ayakta kalabildi? Çünkü caz müziği eskimeyen bir müzik türü. Caz, devamlı kendi kendini yenileyebildi. Caz müzisyeni kendi ruhunu da yaptığı müziğe yansıtıyor.
* Biraz son dönemde yaptığınız programdan bahseder misiniz? 3 yıldır burada (NİŞ) caz müziği yapıyoruz. İnsanları evlerinden çıkarmaya başladık. Çalıştığımız orkestra bence Türkiye'nin en iyi orkestrası. İş çıkışında insanları buraya hem yemek yemek için, hem de müzik dinlemek için çağırıyoruz. İnsanlar akşam en geç saat 23:00'da evlerinde olabiliyorlar. İş yorgunluğunu burada bizimle atıyorlar. Haftada 4 gün cazseverler için sahne alıyoruz.
* Caz yapan Türk sanatçıları başarılı buluyor musunuz? Bence dünya çapında caz müzisyenleri var. Ama Türkiye'de yaşadıkları ve bu müziği burada yaptıkları için önleri çok açık değil. Çok paralarda kazanmıyorlar. Zaten caz yapan insanlar bir misyon taşıyorlar. Müzik yapıyorlar. Bence bu Allah'ın bize verdiği bir lütuf.
* Bir de film müzikleri yapıyorsunuz... 'Balayaka' ve 'Eşkıya' filmlerinin müziğini yaptım. Yurtdışında da televizyon dizilerinin müziklerini yaptım. Film müziği benim için bir keyif. Çünkü bu filmi görme özürlü bir insan da seyredebiliyor. Filmin müziği, o film hakkında görme özürlü insana çok şey anlatabilir. Heyecanı ve hüznü yansıtabilmeli film müzikleri.
* Türkiye'deki film müziklerini başarılı buluyor musunuz? Hayır, bulmuyorum. Bence televizyonda gösterilen dizi filmlerindeki müzikler çok ucuz işler. Bunun ucuz olduğunu görmek için Avrupalı'nın ve Amerikalı'nın yaptığı dizilerin müziklerine bakmak yeterli. Onların çok gerisinden geliyoruz. Oralarda bu işlerin okulu var.
* Sanatçı film müziği yapamaz mı? Herkes her şeyi yapabilir. Ama yaptığın şeyi hissedilmek önemli. Ben gidip Formula yarışlarında araba kullanıyor muyum? Bu işler çok ciddi işler. Bunun için özel bir eğitim almak gerekiyor. En azından biz öyle gördük yurtdışında.
* Bazı Türk sanatçıları ile müzik çalışması yaptınız? Daha önce yaptım. Ama şimdi Türk Pop Müziği ile uğraşmak istemiyorum. Özel bir iş yoksa ben de yokum. Çok özel yetenekler olursa olabilir. Yoksa şimdilik düşündüğüm iş değil.
* Ne oldu? Neden bu düşünce içine girdiniz? Çünkü ortaya hiçbir şey çıkmıyor. Herkesi birbirine benzetmeye çalışıyorlar. Her erkek çocuğu Tarkan'a benzetiyorlar. Kız olursa ise Sezen Aksu'ya. Yaklaşık 10 yıl önce Şehrazat ile bir çalışma yaptık. Tabii bu benim için bir hataydı. Ankara'dan genç bir delikanlıyı alıp getirmişler. Dünya yakışıklısı bir çocuktu. Şimdi ismini bile hatırlamıyorum. Levent Yüksel'in yeni bir versiyonu olarak sunmak istediler. O delikanlının da suçu yok. Eline tutuşturulan şarkıları okumaya başladı. Ama çok sıkıntılar çekti. Doğal olarak bir sonuç çıkmadı. Çünkü 6 ay gibi bir sürede bir başkasını kimseye benzetemezsin.
* Türk Pop'unu başarılı buluyor musunuz? Bence Türk Pop Müziği güzel bir yere geldi. Bundan sonra geliştirmek için üstünde çalışılmalı. Biraz daha orijinal kılmak gerekiyor. Daha doğrusu bu işi yapanlar biraz müzik dinlemeli. Türkiye biraz enteresan bir ülke. Her şeyde yoğunluk çok fazla. İşler böyle yoğun olunca da, Türk gibi düşünüyorsunuz. Halbuki Avrupa ülkelerinde bu işi yapanlar her şeye daha açık insanlar. Dünyayı takip ediyorlar. Herkes bir yenilik ve orijinallik arıyor.
* Türkiye neden star çıkaramıyor? Bundan 3 ya da 4 yıl önce Ahmet Ertegün'ün, Newyork'daki ofisindeydim. O gün benden Tarkan'ın albümünü aranjman etmemi istedi. Fakat o zamanki iş yoğunluğumdan dolayı ilgilenemedim. Daha sonra Ahmet Bey'le bir akşam yemeğe çıktık. O akşam yemekte bana dedik ki: "Tarkan iyi bir ses ama olmadı. Çünkü her şeyi çok aceleye getirmeye çalıştı. Bu işi bilmiyor. Dünya çapındaki bir star öyle hemen olunmaz."
* Türk basını Ahmet Bey'i eleştirdi bu konuda... Ahmet Bey'i kimse suçlayamaz. Ben olup biten her şeye şahidim. Olay sırf şarkı söylemekten ibaret değil. Bu işin sahnesi, dansı ve tiyatral kısmı var. Ahmet Bey'in Amerika'da çok büyük bir ekibi var. Onlar çok ciddi çalışıyorlar. Ahmet Bey, Tarkan'ın elinden tutmak istedi ama Tarkan sabredemedi. Oysaki Ahmet Bey, Tarkan'ı ta başından beri bir star adayı olarak görmüştü.
