Zuhal Olcay... Herkesin konuştuğu kadın. Her gün gazetelerde nişanlandı haberleri çıkıyor. O sadece Saklambaç'a konuştu Ve dedikodulara inat diyor ki: 'Seveceğim erkek yakışıklı olmalı'
***
Seveceğim erkek yakışıklı olmalı...
Zuhal Olcay... Herkesin konuştuğu kadın. Her gün gazetelerde nişanlandı haberleri çıkıyor. O sadece Saklambaç'a konuştu Ve dedikodulara inat diyor ki: 'Seveceğim erkek yakışıklı olmalı'.
Obir klasik kadın. Konuşurken hem kendi heyecanlanıyor, hem de karşısındakini heyecanlandırıyor. Karma yaşama inanıyor. Terk edilen her kadın gibi aynı acıları yaşamış. Ama bunları majör acılar olarak görmüyor. Yaşadığı acıları, yaşının verdiği tecrübe ile atlatmasını da bilmiş. Bir gün tekrar sevebileceği erkeğin karşısına çıkacağına karşı olan inancını ise hiç kaybetmemişe benziyor. Zuhal Olcay ile dobra dobra bir röportaj yaptık...
* Zuhal Olcay nelerle uğraşıyor? Çok fazla işlerle uğraşıyorum. Konserler veriyorum. Özel bir televizyon kanalı için dizi film çekiyoruz.
* Dizi filminden bahseder misiniz? Ayşe Kulin'in 'Geniş zamanlar' adlı kitabından uyarlanmış bir dizi film. Senaryosunu Mahinur Ergun yazıyor. Yönetmenliğini Serdar Akar yapıyor. Yılın son ayında yayına girecek.
'BÖYLEYİM'
* Hangi roldesiniz? Bir boşanma avukatını canlandırıyorum. Lakabım da 'kafa koparan.' Dizide iki kadının hikayesi var. Çok idealist bir belediye başkanı var. Küçük semtin insanları var. Sonra o hayatlar, bir yerde çakışıyor.
* Ya konserler? Evet. Bir de Selim Atakan ile birlikte bir tiyatral konser hazırlığımız var.
* Türk halkının gözünde ayrı bir yerdesiniz. Bunun neden böyle olduğunu kendinize sordunuz mu? Biraz evin kızı gibisiniz. Türk halkı yaptıklarımdan ötürü değil, sanırım yapmadıklarım şeylerden ötürü beni seviyor. Yaptıklarım ortada. Bu mantıkla yola çıkarsak yapmadıklarımı da tahmin edebilirsiniz. Doğrusu bilemiyorum. Gerçekten böyle şeyler sorulduğu zaman mahcup oluyorum. Bir tarafım bu iltifattan övünç duyuyor. Bir tarafım ise 'Ben zaten böyle bir kadınım' diyor. Anlayacağınız 'Böyle bir şeyler yapayım da, insanlar beni çok sevsin ya da saysın' diye düşünmedim. Hayatım boyunca inandığım ve içime sinen işleri yaptım. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum ki, herkesin seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardır mutlaka.
* Zaman zaman hepimizin hayatında kırılma noktaları oluyor. Zuhal Olcay da bu kırılma noktasını yaşadı. Şimdi ise yeni bir döneme başladınız. Şu anda yaşadığınız hayatı anlatabilir misiniz? Haklısınız. Benim de hayatımda önemli dönüm noktaları oldu. Bu noktaların ardından gelen değişik dönemler oldu. Böyle şeyler yaşamaya yabancı değilim. Hatta bu benim için itici güç bile olabiliyor. Radikal değişimler yeni açılımlara, yeni kapılara ve o bilinmez kapılardan yeni girişlere sebep oluyor. Bir tarafım bu dönemleri yaşarken tabi ki sarsılıyor ve acı çekiyor. Ama bir tarafım da muhteşem bir zevk alıyor. Bu çelişkili gibi gelebilir size; ama çok paradoksal bir durum. Müthiş acı çekerken, müthiş zevk alıyorsun. Yeni yeni kapılardan içire girerken ürkekçe davranıp, korkarak adım atıyorsun. Bu korku ile ilerlemek muhteşem bir şey. Bize sunulan bu yaşamda, aç gözlü olmadan tadabileceğim her şeyi tatmak istiyorum. Yaşam baştan sona, sadece mutluluklarla dolu değil. Hatta mutluluklarımız bu yaşam içinde, çok küçücük anlar. Dolayısıyla acı çekmek ve üzülmek doğal. Yaşadığım şeyleri çok majör acılar olarak görmüyorum. Çok tatlı, çok ilginç ve çok değişik anlar olarak görüyorum. Yaşama karşı çok iştahlıyım. Ve nedenini bilmiyorum ama daha fazlasını istiyorum.
* Terk edilme acısını nasıl yaşadınız? Herkes nasıl yaşadıysa öyle yaşadım. O konuya girmek istemiyorum.
* Bence evet. Sizin çektiğiniz acıları merak eden bir sürü insan var. Mesela diyorlar ki, bu kadın yaşadıklarını nasıl atlattı? Galiba anahtar kelime şu. Gerçekten güçlü olabilmek. Bir kere yapısal bir şey. Bize genlerimizden gelen bir şey. O nedenle şanslıyım. İkincisi, mesleğimde çok başarılıym. Bir insanın ayaklarının üstünde durabilmesi önemli. Kendi başıma bir bireyim. Bir bastona ihtiyacım yok. Hayatta en büyük servettir bu. Bir de yaşamı olduğu gibi kabul etme yetkim var. Çok genç yaşlarda insan, minicik bir hayal kırıklığında daha çok fazla hüsrana uğrardı. Halbuki her şey bir süreçmiş. Bizler, acı çekiyoruz ve başkalarına çektiriyoruz. Hiç kimse masum değil. Karma denen şey varsa, bir yerde yaşattığın acıyı, başka bir yerde yaşıyorsun. Bütün bunları hazmetmek ve anlamak lazım. O zaman da abartmamak gerekiyor. Herkesin her şey başına gelebiliyor. Ne olur kimse başına gelen felaketleri abartmasın. Ve kendine acımasın. Bu dünya yaşanması çok zor yerlerden birisi. Yaşamak çok zor bu yerde. Hepimiz payımıza düşeni yaşıyoruz.
* Siz kendi kendinize sordunuz mu? Yaşadıklarım benim başına neden geldi? Sormadım. Bir şeyler yaşıyorsun ve onun sonucunda bu tür şeyler oluyor. Şaşılacak bir durum yok. Hiçkimsenin birbirinden ne eksiği, ne fazlası var.
* Zuhal Olcay'la yıllar önce bir röportaj yapmıştık. O zaman gözlerinize baktığımda iki korkunuz olduğunu görmüştüm. Birincisi yaşlanma, ikincisi Haluk Bilginer'den ayrılma korkusu... Vallahi ilginç bir bakış. Nasıl vardınız öyle bir kanıya?
* Sadece bir gözlemdi. Yanılmış olabilirimde. Ama o gün o gözleriniz bu düşündüklerimi anlatmıştı. Ne düşünüyorsunuz? Yanıldığımı mı? Yanıldığınızı zannetmiyorum. Böyle korkuları herkes gibi ben de içimde taşımışımdır. Her kadın gibi yaşlanmaya karşı koymaya çalışıyorum. İnsan yaşlandıkça olan şeyleri kabullenmeye başlıyor. Bazı şeyleri güzel şekilde kabullenip, onu güzel bir şekilde yaşamanın tadına varıyorsunuz. Onu şimdi görebiliyorum. Bunu yaşamak hoşuma gidiyor. Akıllı yaşlanmak çok güzel bir duygu.
ÇALIŞMAK, ÇALIŞMAK...
* Yeni hayatınızın felsefesi çalışmak mı? Evet. Çalışmak, çalışmak, çalışmak.. Şu anda yaptığım tek şey var, çalışmak. Sadece işlerimi düşünüyorum. Ama bir gün gelecek (öyle umuyorum) benim de tekrar güzel ilişkilerim olacak.
* Birçok insan bir ilişkiden çıktığı zaman hemen yeni bir ilişkiye başlıyor. Sizin öyle bir ilişkiniz var mı? Hakkımda nişanlandı diye yazmışlar. Bu bana da haksızlık, ismi geçen o insana da. Böyle bir şey yok. Onun dışında ayrılık acısını geçiştirmek adına bir ilişkiye giremem. Bu fikir o ilişkiyi yaşayacağım insana haksızlık olur. Gerçekten yaşamak istediğim ilişkileri yaşarım. Öyle birisi karşıma çıktığında geri çevirmem. Bu ilişkiyi de zamanı geldiğinde yaşayacağıma inanıyorum. Paylaşmayı, aşık olmayı ve aşık olunmayı seven bir kadınım.
* Peki nasıl bir erkeğe aşık olursunuz? Kafaca anlaşmak önemli. Zihnen anlaşmam gerek. Bir de ben güzel adam seviyorum. Seveceğim erkek yakışıklı olmalı.