Tuğçe Kazaz Seitaridis evliliğin üzerindeki olumlu etkilerini anlattı Ünlü manken eşi Yorgo'yu rahat ettirmekten mutlu oluyormuş....
Bir süredir "Can" adlı televizyon film çekimleri için İstanbul'da olan Tuğçe Kazaz Seitaridis, araya bir de katalog çekimi sığdırdı. Uyuşturucudan ölen bir mankenin hayatını canlandırdığı filmin çekimlerinden fırsat buldukça Atina'ya eşi Yorgo Seitaridis'- in yanına gelen Tuğçe Kazaz, evliligi "Arada seks uyumu da varsa, 24 saatini geçirmekten sıkılmadığın bir insanla yaşadığın hayat" olarak tanımlıyor.
* Bu film için araştırma yaptınız mı? Mesela uyuşturucu kullananlarla görüştünüz mü? Bu konuyla ilgili zaten fikrim vardı. Kullanan görmüştüm. Biraz daha detaylı araştırma yaptım. Ne hissettiklerini anlamaya çalıştım. Benim oyunculuktan anladığım zaten hissetmek.
* Oyunculuk eğitimi aldınız mı? Yorgo tiyatrocu olduğu için direk olarak eğitim alıyorum zaten. Evin içinde başka bir şey konuşulmuyor ki...
* Eşinizin Türkçesi nasıl? Hissetmenin bir dili olmadığı gibi aslında konuşmanın da dili yok. Çoğunlukla İngilizce konuşuyoruz. Böylece anlaşabiliyoruz. Eğer, 'Yorgo Türkçe biliyor mu?' diye soruyorsanız, bütün küfürleri biliyor. 'Nasılsın?' gibi basit kelimeleri de konuşabiliyor. Ben Yunanca daha çok biliyorum. Çünkü orada yaşıyorum.
* Türkiye'de yaşamayı düşünüyor musunuz? Hayır, hiç düşünmüyoruz.
* Peki, birlikte bir film çekmeyi planlıyor musunuz? Şu anda böyle bir proje yok. Teklif gelirse bakarız ama hayatımızı ihtimaller üzerine yaşamıyoruz.
* Evlilik sanki sizi biraz değiştirdi... Aslında hiçbir şey değişmedi ve her şey çok değişti. Daha özverili olmaya başladım. Açıkçası, benim için yeni bir hayat başladı. Daha sade, daha sakin, daha sabırlı, daha pozitif oldum. Yani aslında özüme döndüm.
* Sanat dünyasını örnek göstererk soruyorum, sizin de evlilikten korktuğunuz anlar oldu mu? Hayır, çünkü evlilik insanların gösterdiği gibi öcü değil. Evlendiğin zaman başka bir kalıba girmiyorsun ki. Evlilik iki insanın beraber vakit geçirmek istediği bir kurum. Bunun içinde seks uyumu da varsa 24 saatini geçirmekten sıkılmadığın bir insanla yaşadığın hayat. Zaten bunun için evleniyorsun.
* Çocuk planlarınız olduğu söylendi. Dini üzerine konuşuldu. Doğru mu bunlar? Çocuk yapmayı kesinlikle düşünmüyoruz. Ama büyük konuşmayayım. Eğer bir gün olursa o da kendi dinini kendi seçsin isterim.
* Bir röportajınızda 'Anadolu kadınıyım o yüzden eşimin soyadını aldım 'demiştiniz. Bu karakteriniz ev hayatınıza nasıl yansıyor? Bir kere evde her akşam yemek pişiriyorum. Her sabah kahvaltıyı ben hazırlıyorum. Zaten bunlar olması gereken şeyler. Ben annemden, annanemden öyle gördüm. Bizde erkeğe bakılır, o rahat ettirilir. Ayrıca bundan mutlu olunur. Bu benim için gurur kaynağı.
* Atina'da neler yapıyorsunuz? Orada her şeye sıfırdan başladım. Başlarda hiç anlamadığım bir dil, 'merhaba' demeyi bilmediğim bir toplum. İngilizce bilmiyorlarsa ilk başta insanlarla konuşamıyordum bile. Kendi kendime kalıyordum. Aslında şimdi de kendi kendimeyim. Alışverişe çıkıyorum, yoga yapıyorum, ev temizliği, yemek, kitap, DVD derken vakit geçiyor zaten.