Afet çadırları
İşte ben bu yüzden, sadece Ramazan ayında iftarçadırlarının kurulmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Biliyorum, fakir fukara oralarda hiç değilse bir tas çorba, iki kaşık sıcak yemek yiyor, kabul. Fakat Ramazan biter bitmez çadırları niye kaldırılıyor kardeşim? Bırakın dursun yerinde... Bize o çadırlar lazım olmayacak mı hiç?
***
İşte Güneydoğu'yu, Antalya havalisini ve dahi İstanbul'un bir sürü semtini sular seller bastı. İnsanlar hayatını kaybetti, yüzlerce yurttaş, evsiz, barksız, aşsız, ekmeksiz kaldı. Dursaydı o çadırlar, mağdur yurttaşlara hizmet etseydi mesela diyorum... Diyorum da, anlamayanlar için bir dipnot vereyim, aslında yerel yönetimlerle dalga geçiyorum. Çünkü bizim yerel yönetimlerimiz tam çadırlık! Kendileri oksijençadırında ise vatandaşın olması gereken yer de afetçadırı! O yüzden bir ay yetmez, çadırların 12 ay kurulu durması gerek. Çadırlık politika ve yönetimlere de bu yakışır.
***
Vatandaş her gün alesta bekleyen çadırları görünce şöyle düşünecek: Yaşasın çadırlar yerinde duruyor. Demek ki, bir afet olursa, büyüklerimiz bize bakacaklar. Böylece huzur bulunacak, güven hissedilecek.
***
Bir çift sözün de Diyarbakır'ın Kürtçülük'le kafayı sıyırmış belediye başkanına: Kardeşim, belediye başkanı olarak yönettiğin şehirde bebeler sele gitti. Sen ne iş yaparsın peki? Geçenlerde, yerel kaynaklar yerel idarelere bırakılsın diyordun. Zaten kaynağın maynağın da yok ya, olsaydı ve bırakılsaydı bile o yerel kaynakları bu kafayla mı yönetecektin? Dere yataklarında yaşamaya çalışan yurttaşlar için ne yaptın bugüne kadar? Kürtçülük'ten kalan zamanında?