Smokinli ameleler
Arsenal'ın CSKA ile yaptığı maçı izledikten sonra, bizdeki futbolun ne kadar zavallı olduğunu anlamışsınızdır. Futbolun kalite kontrolünü televizyonhokkabazlarına bırakırsanız, sizleri uyuturlar. Efsanelerle, mızıkçılığa davet resepsiyonlarıyla... Ama sizin karşınıza Arsenal'ın gol bile atamadığı bir maç çıkar. Futbolumuzun da boyası akar. Boş alan yaratma, topsuz oyun, estetik ve hız. Bilardo inceliği, satranç ustalığı ve futbolcu olmanın bütün hünerleri... Mücadeleden bir an bile kopmayan, ama sporun dışına asla sapmayan smokinliameleler ... Teknik direktörlüğün soylu yönetim biçimi. Bizde bunların hangisi var? Mızıkçılıktan ve ırkçılıktan, her meseleyi vatan millet meselesi yapmaktan başka? Kaybettiğimiz maçlardan sonra teknik adamların ağzından burnundan çıkan dumanlardan, kaç kement çıkar acaba? Zorbalığın ağzı kulaklarındayken... Hakem hatalarıyla ne çok şey kazanırız da, çıtı çıkmaz ülkenin gazetelerinin. Ama bir hakem hatasında yangın yerine çevrilir ortalık. Sadece kendi çıkarlarını ve gönül verdiği takımın yöneticilerini dansa kaldıran yorumcularla, gideceğimiz yol bellidir. Biz önce ırkçı ruhlardan arındıralım futbolumuzu. Yöneticilerimize bakın... Kendileri şampiyon olamayacağı zaman, kendi çıkarlarına en uygun olanı seçenler, rakip yöneticilerin masasında konsomasyona çıkıyor. Durum ortada. Futbolunerkekhikayelerinde, centilmenliği mumla arasanız bulamazsınız. Ya tribünler? Şiddetin sahnesinde rol alanların, centilmen kalması mümkün mü? Ama onları hayallerle uyutmak çocuk oyuncağı. Kötü futbol ve kabalık, "Muhteşembirimparatorluk" kurmuş bizim ülkemizde. Onu kimse yıkamaz.