TUBA Atav'a konuk olan Baykal: Cumhuriyete saldırı var. Hem ulusal bütünlük hem laiklik tehdit ediliyor.
***
'Biz Milliyetçiyiz'
Baykal, Atav'a konuştu: Biz Milliyetçi bir partiyiz, 6 okumuzdan biri de zaten bu.
T.A.: Askerlerle devlet büyükleri arasında bir polemik yaşanıyor. Bazı köşe yazarları, "Muhalefet yeterince konuşmadığı için Türkiye'de askerler, komutanlar konuşuyor" dedi. Bir muhalefet boşluğu mu var? D.B.: Bu doğru bir değerlendirme değil. Asıl amaç, siyasetçiler ile güvenlik güçleri arasında bir tartışmaya yol açmak. Bundan mutlaka kaçınmak lazım. Bu güç dönemde büyük özveriyle gayret gösteren insanları kıracak değerlendirmeler yapmamak lazım. Mesela "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir". T.A.: Birden bire Ermeni sorunu çıktı. Nereden çıkıyor bu. D.B.: Biz öyle bir coğrafyadayız ki, ABD Dışişleri Bakanı geldi "Bu haritanın değişme zamanı geldi" dedi. İçeride silahlı mücadelelerle olmadı. Şimdi "Başka oyunlarla ulaşabilir miyiz?" diye bölmeye çalışıyorlar. Bundan kurtulmanın yolu, ekonomik bağımsızlığı kazanmaktır.
Tûba Atav'ın bu haftaki konuğu CHP Lideri Deniz Baykal... İşte muhalefet lideri Baykal ile, Milliyetçilikten Mehmet Ağar'ın sözlerine kadar çok özel bir röportaj...
* T.A.: "Cumhuriyet borcunu demokrasiye ödedi. Bundan sonra, demokrasinin borcunu Cumhuriyet'e ödeme zamanıdır" dediniz. Demokrasi Cumhuriyet'e borcunu nasıl ödeyecek?
* D.B.: Şimdi burada söylemek istetiğim şu. Cumhuriyet, demokrasiyi amaçladı, hedefledi ve iki düşük doğumdan sonra demokrasiyi Türkiye'de, bu bölgede görülmemiş düzeyde ve ciddiyette ortaya koydu. Bu Cumhuriyet'in eseridir. Yani Türkiye'de demokrasi, Cumhuriyet'in eseridir. Düşünün ki Türkiye'de demokrasiye geçildiği zaman, iktidara savaş meydanlarında kazandığı otoriteyle gelmiş olan bir kadro ve tek parti hayatıyla bunu devam ettirmiş olan bir kadroyu çok partili seçimde milletimizin istemediğini gördük. Millet istemiyorsa başımızla beraber bunun gereğini yaparız dedik. Ve İsmet İnönü şapkasını çantasını aldı, Çankaya Köşkü'nden inerek Pembe Köşk'e gitti. Fakat ilgi çekici bir nokta var. Demokrasinin sağladığı olanakları, demokrasinin verdiği güçle iktidarda birilerinin kemirmeye başladığını, zayıflatmaya başladığını görüyoruz.
* T.A.: Ulusal bütünlüğe ve laikliğe olan tehditleri söylüyorsunuz?
* D.B.: Bu çok açık. Son zamanlarda, bu konuda özellikle neler görmeye başladık. Parkların kadın ve erkek olarak ayrılmasından tutun, verilen fetvalar. Artık Türkiye'de bir müftü "Kadının eli sıkılırsa nikah düşer" noktasına kadar işi getiriyor. Türkiye'de bunlar konuşuluyor.
* T.A.: "CHP sağa kaydı" diye dedikodular çıkıyor. 301 için sert çıkışınız, Mermet Ağar'ın söylediklerine öyle bir sert çıktınız ki neredeyse Milliyetçi partileri bile bir anda geride bıraktınız. Bir sol parti, sağ tabanla nasıl buluşacak? "Milliyetçi çizgiye yöneliyor eleştirilerini" nasıl değerlendiriyorsunuz?
* D.B.: Ben siyasi hayatın ve seçmenin kutuplaşmış sağ ve sol ekseninde bulunduğu varsayımını, kabul etmiyorum. Yani bizim siyasi hayatımız, çok daha akışkan. Herkes değilse de, toplumun ezici çoğunluğu, yüzde 75'in üzerinde bir kesimi.
* T.A.: Peki, "Milliyetçi tabana göz kırpıyor, o taraftaki oyları da almak istiyor" eleştirilerine ne diyorsunuz?
* D.B.: Biz Milliyetçi bir partiyiz. 6 okumuzdan biri bu. Türkiye'ye birisi sahip çıkacak. Ana Muhalefet partisi, 6 ilkesinden biri Milliyetçilik olan bir parti sahip çıkmayacak da kim sahip çıkacak? Boş mu bırakacağız? Bunu söyleyenler ne konuştuğunun farkında değiller. Yani Türkiye'ye yönelik tehlikelerin farkında değiller. Biz bu devleti kuran partiyiz. Bize düşmeyecek de kime düşecek? Türkiye'nin birbirine düşürülmesine, terörün Türkiye'yi allak bullak etmesine göz mü yumacağız?
* T.A.: Mehmet Ağar'ın çözümünü kabuledilebilir bulmadınız. Silahlı mücadeleyle belli bir yere gelinmedi mi? Bundan sonra ne yapılabilir? * D.B.: Ben muhalefet partisiyle tartışmayı kesinlikle düşünmem. Terör karşısında net tavır takınacaksınız. Ortada sanki bir çözüm var gibi konuşuluyor. Ortada bir temenni var. Neymiş temenni? Herkes silahını bıraksın normal hayata gelsin. Bu hepimizin temennisi. Bu temenninin altında açıkça söylenemeyen, ima edilen şeyler mi var? Eğer bu temenniyi o sözleriyle alırsak hiç mesele yok, herkes bıraksın.