AB ile IMF arasında Ekonomimiz kritik günlerden geçiyor. Siyasi açıdan zor bir yıla hazırlanıyoruz. Hedeflerde sapmalar var, açıklar ve borçlar elimizi kolumuzu bağlıyor. Ve dün yeni yaşını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti, 83'üncü yaşının ilk haftalarına IMF ve AB arasında ne yapacağını düşünerek giriyor. Bu tablonun siyasi yorumları daha can acıtıcı olabilir. Ama ekonomik açıdan baktığımızda ufuktaki zorlu günleri değerlendirmek lazım. Bu hafta konuşacağımız konuların başında 8 Kasım'da açıklanması beklenen AB ilerleme raporu taslağı olacak. Siyasi anlamda giderek AB'den soğumaya başlayan Türk halkının, ekonomideki istekleri görünce kanının kaynayacağını pek sanmıyoruz. BakınABneistiyor? Müzakerelerde Türk vatandaşının, mallarının, sermayesinin dolaşımının belki de hiç serbest bırakılmayacağını açıkça söyleyen AB, kendi vatandaşına, malına, sermayesine engel istemiyor. Bütün kamu ihalelerine girmek istiyor, yabancı yatırımcıların önünü açın diyor. Özellikle ithal tütünde ve sigarada yüksek vergilere bir an önce son verilmesini istiyor. Yani açıkça söylemese de " Sizbizekapılarıaçın,biz10-15senesonrahalasizielegeçirememişsek,AB'yealmayıdüşünürüz " diyor. Derdimizbirdeğilki IMF beşinci gözden geçirmeyi bitirdi. Maalesef rakamlar hiç güzel şeyler söylemiyor. Tedbir alınması gerekiyor. Tedbir alınmazsa IMF, gözden geçirmeyi onaylamayacak. IMF demek sadece kredi dilimi demek değil malum. Uluslararası arenada " kredi " demek. Tedbir alınması da yeni zam paketleri demek. Sigaraya, alkole, elektriğe, doğalgaza zam yolda. Vergilerde yapılacak düzenlemeler, gayrimenkulden motorlu taşıtlara her şeyi el yakar duruma getirecek. Bayramdan hemen önce Türkiye'den ayrılan IMF heyetinin yerine bugün IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky geliyor. Lipsky, 1 Kasım'a kadar sürecek ziyaretinde Başbakan Erdoğan ve Devlet Bakanı Babacan başta olmak üzere üst düzey temaslarda bulunacak. Ziyarete " tanışma " deniliyor ama bu kritik dönemde yapılacak tanışma biraz da " uyarı " kokmuyor değil. Tabloyu ortaya koyduktan sonra şunları da ekleyelim. Önümüzdeki günlerde 2007 yılı için asgari ücreti belirlemek için Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanacak. İşçiler 380 milyon olan net asgari ücretin en düşük memur maaşı olan 663 YTL olmasını istiyor. Buna gerekçe olarak da Türk-İş, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 594 YTL olduğunu, asgari ücret alan bir ailenin ancak 19 gün dengeli beslenebildiğini söylüyor. Ne diyelim. Vah IMF, AB ve iktidar arasında sıkışmış, sandık ortaya çıkmadan hatırlanmayan zavallı halkımıza.