Sonbahar kokusu
Bu sabah erken kalktım, güneşe baktım, her zamankinden başka bir renge bürünmüştü sanki. Sonbaharın kokusunu çektim içime, ilkbahar gibi geldi. Kelimelerin arasına gizlediğim savaş baltamı toprağa gömdüm, bayram niyetine. Yüzleşmekten kaçındığım sorunları, elimin tersiyle ittim. Kaç zamandır dellenmiş bir halim vardı. Kendimi terk ettim.
***
Hayatın sırrını başkalarının çözüp, bizlere sunmasını bekliyoruz. Unutulmuş bir pembe buldum sokakta, biraz mavi. Bir karış toprakta neler olduğunu biliyordum, kaşif olmayı seçtim. Su çektim kör kuyulardan. Yalnızlığımın içinden kalabalıklar yarattım inadına. Bu yıl yumuşak geçecekmiş kış. Yaz mevsiminde kumlara çizdiğim kalpleri hatırladım da, içim ısındı.
***
Çocukluğumun yaşlı şehri, bana bugün canlı geldi. Birbirini sollayan taksilere bakınca, eski bayramlardaki lunaparklar geldi gözlerimin önüne. Küçük bir kız çocuğunun yüzünde çilli hüzünler vardı, nanik yaptım ona, güldü. Sokak ortasında infilak etmeye hazır adamlara el salladım, öfkeleri dindi. "Boş ver be Hakkı" dedi, "Bırak bu siyah renkleri!" "Siz mi tutsaksınız, ben mi?" dedim kafesteki kuşlara, hepsini gökyüzüne salıverdim. Her rengin bir anlamı olduğunu nihayet fark ettim.
***
Her şey boş, her şey yalan. Bize kalan güzel bir isim, onurlu anılar ve eskimeyen bir yürek. Yüreğimin yelkeni oldum, keyfimin kahyası. Kendi içimdeki dalgalardan kurtulup, kaderin sularına bıraktım kendimi. Hayatıma el koydum. Sonbahara yakalandığımı düşünüyordum kaç zamandır. Bütün yapraklarımı döktüm. Dileyen toplasın.