Namuslu kadın olmak!
Ah, ah! Biz aptalerkekler yok muyuz? Kadirkıymet nedir bilmeyiz çoğu zaman. Evde namusuyla bizekadınlık, çocuklarına ise analık yapan kadınların değerini bilmeyiz hiç. Onları hep görmezden geliriz. Sadece o kadınları, evdeki bir kadın olarak görürüz. Arada bir sevişir, devamlı itip kakarız. Hep bir kusurunu bulur eleştiririz. Güzelliklerini görmezden geliriz. Bir kere, bir kadını eve kapattın mı onu aşağılamanın da tapusunu almış oluruz. Bu hakkı kim verdiyse bize; onu da bilmeyiz. Ama itipkalkmayı çok şükür biliriz! Hor görmeyi de iyi biliriz. Onun yüzüne her gün sözlerimiz ile tükürmeyi biliriz. Evdeki kadın, saçını süpürge etse yine de yaranamaz bize. O kadın hep kaybetmeye mahkum. Çünkü, ucuz bir fahişe değil. Çünkü, sokaktaki dişiköpekler gibi erkekköpeklere kuyruk sallamıyor. Çünkü, rol yapmıyor. Çünkü, sevdiği erkeğe boynuz takmıyor. Çünkü, ailenin kutsallığına inanıyor. Biz hıyar erkekler ne yapıyor peki? Kendisine devamlı boynuztakan kadının peşinden gidiyor. Onu söğüşleyenkadının esiri oluyor. Dışarıdaki kadın, evdeki namuslukadınından daha değerli oluyor gözünde. Gözümüz fır dönüyor. Evdeki kadını hiç düşünmediğimiz kadar, onu düşünüyoruz. Gece evdeki kadının yüzünetükürüyoruz ; sabah ise o hafifmeşrepkadınınkulukölesi oluyoruz. Bir köpek gibi ayağımızı havaya kaldırıp, dilimiz ile yalanmaya çalışıyoruz. Üstelik dilimiz bir karış dışarıda iken. Peki bütün bunların sebebi ne? Evdeki kadın namuslu olduğu için. Bize boynuz takmadığı için. Peki o hafifmeşrep kadın için ne yapıyoruz? Onun için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz. O kadının bir salyangoz olduğunu unutuyoruz. Salyangoz diyorum çünkü mesleği bu. Fahişelik. Bir hayat kadının yapması gerekeni yapıyor. Hayatatutunuyor! Ama bu tip kadınlar, etinisatıpparakazananfahişelerden farklılar. Diğer gerçek fahişelere nedense bir saygım var. Ne de olsa vesikalıyarimiz onlar! Onların beyinleri diğerlerininki gibi açık değil. O zavallıların sadece bacakaraları açık. Üçkuruşa ayakta kalmaya çalışıyorlar. Üstelik pezevenkleri de onları söğüşlüyorlar. Onlardan artakalanla eve ekmek götürüyorlar. Benim asıl bahsettiğim pezevenksizfahişeler. En tehlikelisi onlar işte. Onların bacak arasından çok, beyin araları açık. Onların derdi; eve ekmek götürmek değil. Onların derdi; hıyarerkeklerinavanaklıklarını kullanıp yuvayıkmak. O yuvayı yıktıktan sonra ise tekrar başka bir avanak bulmak. Onlar için bir yuvanın yıkılması hiç sorun değil. Bilakis mutluluk. Kızdığım onlar değil. Kızgınlığımbizavanakerkeklere. Neden böyleyiz? Dışarıdaki bu kadınların bizim için gizemi ne? İşte onu anlayabilmiş değilim. Anlayan varsa lütfen bana da anlatsın. Böylece belki cevabını hepimiz anlamış oluruz.