Haftalar sonra gelen galibiyet Galasataray'a derin bir nefes aldırdı. Gerets, takımı PSV maçının ilk yarısındaki onbirle sahaya sürerek aynı havayı yakalama peşindeydi. Ama Aydın sağda istenileni veremeyince Gerets erken değişikliğe giderek Aydın'ın yerine Necati'yi oyuna aldı. Arda sağa, Orhan da sola geçti. Bu dakikadan itibaren takım da biraz olsun toparlandı. Yine Arda'nın bireysel çabalarıyla Ümit'e attırdığı gol, bir şeylerin yoluna girdiği izlenimi yarattı. Takım için adeta bir can simidi oldu. Ancak, sol kanatta aksamaya başlayan Orhan bir de kırmızı kart görünce tüm planlar bozuldu. Bu dakikada hafta içi yediği gollerle günah geçisi ilan edilen Mondragon çıktı sahneye ve G.Saray'ı ipten aldı. Her ne kadar penaltı yaptırıp, takıma soğuk terler döktürse de, hakkını teslim etmek lazım. Uzaktan atılan her şutta tribünler bu kez ''iyi ki Mondi var'' demekten kendini alamadı. Defans ise, tehlike sinyalleri verdi yine. Tomas ve Song, bu kez Lazarov karşısında ne yapacaklarını şaşırdı. İliç haftalardır olduğu gibi bu maçta da ortalarda gözükmeyince haliyle ikinci yarıda yerini Cihan'a bıraktı. Bu biraz da zorunlu bir değişiklikti. Fakat Cihan da yaraya merhem olamadı. Ayhan ile birlikte orta sahaya bir enerji katar diye düşünenler yanıldı. Her ikisi de forvete gidecek tek bir olumlu pas yapamadı. Necati oyuna girdi ama onu sahada gören olmadı. Futbolcular, ilk yarıda atılan tek golün üzerine yatma gafletine düşünce de, korkulan oldu. Erciyes'in penaltısı ''acaba'' dedirtti. Bir maç daha mı berabere bitecek? Ve Gerets ipin ucuna gelmişti ki, o penaltı her şeyi değiştirdi. Ümit, hem takımı hem de kenar yönetimi ipten aldı. Üstelik orta saha bu kadar aksarken ve Okan Buruk ile Carrusca yine kenarda otururken... Her şeye rağmen Gerets, kendi için belki de son şans olan maçta, Ümit'in ve Allah'ın yardımıyla üç puanı aldı. Artık maçtan sonra rahat bir uyku çekmiştir herhalde.