Din alanında eleştirel yaklaşımın önemi Eleştiri, san'atta, edebiyatta, bilimde mükemmeli, doğruyu, güzeli arayış sürecinin en etkili aracıdır. Yaratıcılık, daima farkedilmek ister. Dürüst eleştirmenler, yaratıcı yeteneklerinin yanında takdir edebilme, değerlendirebilme yetenekleri de gelişmiş ol an kimselerdir. Bu alanlarda eleştirinin temel amacı, ortaya çıkan eserin/bilimsel sonuçların ilgilenenler için daha anlaşılır kılınmasını sağlamak, o yollarda yürümek isteyenlerin ufkunu açmak, konuya farklı açılardan da bakılabileceğini göstermek, varsa ciddi hatalar, tekrarlanmaması için uyarmaktır. En çok da bilim adamının ihtiyacı vardır eleştiriye. Çünkü eleştiri olmadan, eleştirel yaklaşım esas alınmadan bilimden ve bilimsel gelişmelerden söz edilemez. DİNİNELEŞTİRİYEİHTİYACIVAR Din alanının da, en az sözünü ettiğimiz alanlar kadar, belki de daha fazla eleştiriye ve eleştirel yaklaşıma ihtiyacı vardır. Ancak, din söz konusu olunca, ağırlıklı olarak dinin yanında yer alanlar "savunmacı", karşısında yer alanlar da "saldırgan" bir tavır takınmaktadırlar. Dolayısıyla, din alanında "anlama" devreden çıkmaktadır. Doğru bilgi olmadan "anlama" nın anlamı olmaz. Din alanının eleştiri dışı tutulması, daha çok, dinden çıkma ve günah işleme korkusundan kaynaklanmaktadır. Din anlayışımızın kaynakları ve niteliği, inancımızın vahyve mantıktemelleri bilinmezse, irrasyonellik ve korku egemen hale gelebilir. Belirsizlik ve bilgisizlik, korkuyla birlikte kutsallığı ve gizemi bir "sığınak" olarak, öne çıkartabilir. Korkunun, irrasyonelliğin ve bilgisel temelleri olmayan kutsallığın eleştiriye tahammülü olmaz. Doğru bilgi, tıpkı güneş gibi ısıtır ve ışıtır. AKILVEVAHİYBİRLİKTE Dinin kendine özgü yapısı, genellikle eleştiriye açık tutulmayan, kaynakları bilinmeyen, herkesin içeriğini kendince doldurduğu kavramlarla örülen, sınırları belirsiz, doğruluğu hakkında ölçüt geliştirilemeyen bir bilgi alanının oluşmasına yol açmıştır. Çoğu zaman, bu alanın, sorgulanmaksızın kabul edilmesi gereken bilgilerle dolu olduğu zannedilir. Bu belirsizlik, ölçütsüzlük ve gizem, çarpıklıkların, yanlışların meşrulaştırılmasını, hatta din istismarını kolaylaştırmaktadır. İnsanın her alanda doğru bilgiye ihtiyacı vardır; ancak, din alanında doğru bilgiye olan ihtiyaç, bütün insanlığın geleceğini etkileyebilecek kadar önemlidir. Bireyin ve toplumun din anlayışı, din hakkındaki bilgilerle kurulur. Vahye, akla ve gerçeklere aykırı bilgilerle kurulan din anlayışının, bireye, ya da topluma herhangi bir fayda sağlayacağını, herhalde kimse iddia etmeye kalkışmaz. Din alanındaki bilginin doğru olup olmadığını anlayabilmenin yolu, öncelikle aklı kullanmaktan geçer. Aklı aykırı bir bilginin dine uygun olması mümkün değildir. İnsan, neyin akla uygun, neyin akla aykırı olduğunu bilecek şekilde yaratılmıştır. Aklın yanında diğer önemli ölçüt Kur'an-ıKerim'dir. Akla ve Kur'an'a aykırı bilgi, İslam'a uygun olmaz. Aynı şekilde yaratılışın yasaları da, doğru bilginin tespitinin bir ölçüttür. İşte Hz.Muhammed, bu ölçütler çerçevesinde insanlara örnek olmuş, insanları uyarmıştır. Müslüman insan, akıl ve vahyin birlikte etkin olmasını sağlayıp, Hz. Muhammed'i örnek almayı başarırsa, mutluluğun ve saadetin anahlatarını yakalamış olur. Eleşetirel yaklaşım, din alanında her alandan daha çok önemlidir. Yüce Allah, insandan bilmediği şeyin ardına düşmemesini istemiştir. (İsra,36)