Diyarbakırlı çocuk Geçen hafta Diyarbakır sokaklarında gezerken, bir çocuk çıktı karşıma. Ağzında yarım bir türkü, üstü başı harap. Elindeki mendili uzattı bana. "Abi bir mendil al." İstanbul'da sıkça gördüğüm mendil satan çocuk resminin bıkkınlığıyla, sorgu hakimliğine soyundum. "Sen okula gitmiyor musun?" Cebinden savunmasını çıkarttı. "Bugün okul tatil."
***
"Pardon" dedim, hüzünlü bir kitap gibi bakıyordu gözleri. Aramızdaki uzaklığı yakınlaştırmam gerektiğini düşündüm. "Kaça gidiyorsun?" "Yedinci sınıfa" dedi. "Baban ne iş yapıyor?" diye sordum, kendi çocukluğumdan izler aradığım için belki. Diyarbakır soruşturması saydı. "Abi bir mendil alacaksın, amma çok soru soruyorsun."
***
Diyarbakır'da yoksulluk ata yadigarı. Diyarbakır'da güneşin gözleri bağlı. Elindeki bütün mendilleri aldım, teşekkür etti. "Peki" dedim. "Mendillerin bitti, şimdi ne yapacaksın?" "Ah be abi" dedi. "Polisler bile senin kadar soru sormuyor." Ardından da kanatlarını suya vuran martıların çığlığını duyurdu sanki. "10 tane mendille, bugünümü kurtardığını mı sanıyorsun?"
***
"Kusura bakma" dedim, cesaret aldı, bu kez o sordu."Sen ne iş yapıyorsun?" "Gazeteciyim" dedim, güldü. "Bizleri bırakın, büyük adamlara sorun, haber onlarda" dedi. Çocuk yaşından büyük söylemlerine şaşkınlıkla bakarken, o beni bırakıp yeni mendiller almaya gitti.
***
Çocukların hatalarını ve kusurlarını sahiplenmedikçe, onları sorgulamaya hakkımız olmadığını bilmeliyiz. Ağaç yaşken eğilir. Onları hayata kazandırmak istiyorsak, karşılarında önce bizler eğilmeliyiz.
***
Her akşam evimde Adın söylenir Her köşede hala Senden izler var Unutamadım seni Bir şarkı gibi Aşkıma şahittir O geçen yıllar
Tutsak olmuş resmin Bir çerçeveye Eşsiz güzelliğin Karşımda durur Tutup saçlarından Öpmek isterim Akan gözyaşlarım Camlara vurur HakkıYALÇIN
***
12 Ekim 2006 Mutluluk Takvimi *Sinemada arka koltukta oturanı da düşün... *Diş fırçanı yenile. *Kedi ve yavrusu arasındaki ilişkiyi izle...