İman ve kalıcı iyi işler yapmak
Toplumsal hayat, toplumun bütün bireyleri asgari düzeyde ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olduğu zaman sağlıklı bir şekilde yürüyebilir; insanlar da kendilerini güvende hissederek yaşamlarını özgürce sürdürebilirler. Elbette her toplumda, ihtiyacı olmadığı halde hırsızlık yapan, huzursuzluk kaynağı olan insanlar olabilir. Önemli olan, normal insanı, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için birtakım olumsuzluklara zorlayacak durumları ortadan kaldırmaktır. Bunun için de ekonomik durumu iyi olanların, ekonomik durumu iyi olmayanlara yardım etmesi gerekmektedir. Allah'ınlütfugeniştir Yüce Allah yardımlaşmayı şöyle teşvik etmektedir: "MallarınıAllahyolundasarfedenlerindurumu,herbaşağında100taneolmaküzere7başakverentohumdurumugibidir.Allahdilediğinekatkatverir.Allah'ınlütfugeniştir.Oherşeyibilendir" (Bakara, 261). Yaptığımız iyiliği 1 buğday tanesi gibi düşünelim. Bu buğday tanesi, her birisinde 100 tane bulunan 7 başak veriyor. Bu demektir ki, bizim iyiliğimizin karşılığı 700 kat olmaktadır. Ancak, bu ödüle layık olabilmek için karşı tarafı incitmemek gerekir. İnsanoğlu tuhaftır. Bazen, kaşıkla verip sapıyla göz çıkarmaktan hoşlanır. Belki, yapılan iyiliğin bilinmesini, takdir edilmesini beklemek masum bir arzudur. Ancak, karşı tarafı minnet altına bırakma noktasına gelince, iyilik iyilik olmaktan çıkmakta; bir tür eziyete dönüşmektedir. Başkalarına yapılan iyiliğin, işe yaraması, toplumsal hayata kalite kazandırabilmesi için sırf Allah rızası için yapılmış olması gerekmektedir. Sadakayıdailkeliverin İhtiyaç sahiplerine götürülecek her türlü yardım, onların onurlarını zedelemeksizin yapılmalıdır. Karşıdaki kimseleri minnet altında bırakmak için yapılacak yardımın fazla bir anlamı olmayacaktır. Mü'min insan, sadaka verirken bile ilkeli olmak durumundadır. "Sadakalarıaçıkçaverirseniznegüzel!Eğeronlarıyoksullaragizliceverirsenizsiziniçindahaiyidir.Allahonlarıkötülüklerinizdenbirkısmınakarşılıktutar.Allahişlediklerinizdenhaberdardır" (Bakara, 271). Yardımın açıkça yapılması, belki de başkalarını da yardım etmeye teşvik amacı taşıyabilir. Ancak, sağ elin verdiğini sol el duymazsa, bu iş gerçek amacına ulaşmış olur. Eskiden bazı camilerde "sadakataşı" adı verilen, içi oyuk bir taş bulunurmuş. Maddi durumu iyi olanlar, buraya para bırakırlarmış. İhtiyaç sahipleri de el ayak çekildikten sonra gelir, ihtiyaçları kadarını alır giderlermiş. Bu iyi düşünülmüş bir uygulama olmalı... Yardımın gizlice yapılması, toplumda, yüksek güven kültürünün yaratılabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Yardıma muhtaç kimselere yapılan iyilikler, eğer gerçekten iyilik amacıyla, hiçbir karşılık beklemeksizin yapılırsa, toplumda güven kültürün oluşmasına ciddi olarak katkı sağlayabilir. Bunun için de kendimizi yardım edeceğimiz kimsenin yerine koymamız (empati yapmak) ve "kendialamayacağımız" şeyi başkalarına vermememiz gerekmektedir (Bakara,267). Daha da ötesi, Al-iİmranSuresi' nin 92.Ayet' inde dile getirilmektedir: "Sevdiğinizşeylerdensarfetmedikçeiyiliğeerişemezsiniz.Hernesarfederseniz,şüphesizAllahonubilir." Aslında, başkalarına yardım etmek, bizim "kalplerimizinsağlamlaşması" anlamına gelmektedir. Bu bir anlamda, kendi kendimize yardım etmektir. Malın-mülkün esiri olmamak; onların araç olduğunu; hatta bize bir tür emanet olduğunu bilmek, insanın özgür olmasını sağlar. Araç değerleri, amaç haline getirenler, onların ağırlığı altında ezilirler.