Macar salamı...
Yanılmıyorsam 2002 senesinin Ekim ayıydı. Brugge-GalatasarayŞampiyonlarLigi grup maçı için Belçika'daydık.. Basın tribününde karşılaşmayı izliyoruz.. Sağ yanımda İskenderBaydar, onun hemen yanında YılmazÖzdil, önlerinde de AdnanSertçelik ve şimdi VatanGazetesi'nde çalışan TeomanErol oturuyor.. Arkamızda ise RıdvanDilmen ile MilliyetGazetesi'nin Galatasaray muhabiri/yazarı HalilÖzer var.. Şimdi bilenler bilir.., YılmazÖzdil ve İskenderBaydar ''İflah olmaz'' Galatasaraylılar'dır.. Bu ikisine göre dünyada Galatasaray'dan büyük kulüp yoktur.. Zaten dünyada Galatasaray'ın üstüne kurulmuştur.. Onlara göre dünyada Türkiye'den tanınan tek takım var, o da Galatasaray.. Ben her ne kadar o dönemlerde de ''Abi tabi Galatasaray,Fenerbahçe ve Beşiktaş'tan çok tanınır.. Çünkü dünyada PapuaYeniGine dahil, Galatasaray'ın borç takmadığı ülke, ülke insanı yok'' dediysem de bu iki arkadaşımızı bir türlü ikna edemedim.. Bu gayet bilimsel (!) anekdottan sonra döneyim tekrar Brugge-Galatasaray maçındaki tribün vaziyetine..
DörtG.Saraylı'nınarasında Şimdi siz bu ikiliye o gün maçta olan Teoman ile Adnan'ı da ekleyin... Kaldım mı en fanatiğinden 4Galatasaraylı'nın arasında.. Sağıma dönüyorum iki Galatasaraylı, önüme bakıyorum iki Galatasaraylı daha.. Allah'tan solumda Belçikalılar, arkamda da Fenerlilikler'i tescilli Rıdvan ile Halil (Kardeşim Galatasaray yazarıdır ama hasta Fenerbahçeli'dir) var.. Neyse.. Karşılaşma başladı.. Brugge, Barcelona gibi futbol oynuyor.. Belçika takımı bir gol attı.. Sağımdan ve hemen önümden ''Ulan böyle de gol yenir mi?'' gibisinden homurtular yükseldi.. Ben kıs kıs gülüyorum ama fazla da gürültü yapmıyorum.. Ne de olsa sahada oynayan takım Galatasaray. Allah muhafaza 2-3 gol atar, yaptığım kuru gürültü ile kalırım. Maç sonrası bir de işin içinde alay konusu olmak var.. Devre tahmin edersem 1-0 bitti.. İkinci yarı başladı Brugge bir gol daha attı.. Ama ben yine sevinemiyorum.. Sadece arkamda oturan Rıdvan ve Halil'le birbirimize bakıp gülüyoruz.. Sonra Galatasaray bir gol atmaz mı?.. Maç oldu mu sana 2-1.. Ben de bir panik, yanımdakiler de ise acayip bir umut var.. Allah'tan Brugge bir gol daha attı ve durumu 3-1 yapıp Galatasaray'ın umudunu bitirdi.. Ben bu gol olunca dayanamayıp arkamda oturan Rıdvan ve Halil'le ''Çak.. Çak..'' yaptım.. O an hemen solumda oturan ve bana garip garip bakıp ''Bu da kim lan?. Hiç bizden birine benzemiyor. Adam acaba sonradan Belçika vatandaşı olan Faslı biri mi?'' diye aklına bir sürü ipe sapa gelmez şey getiren Brugge'lülerle göz göze geldim.. ''Ben de sizdenim kardeşim'' dedim.. O tarafla işi bağladım ama bu tarafla bir türlü bağlayamıyorum.. Maç çıkışı adeta birer barut fıçısı olmuş YılmazÖzdil'e, İskenderBaydar'a, Teoman'a, Adnan'a bir şey söylemeye kalksam işin sonu BruggePolisKarakolu'nda bitecek..
BugünhepimizTürküz Galatasaray'ın yenilgisine bir Fenerbahçeli olarak çok sevindim ama işi tadında bıraktım.. Bir daha da bu Galatasaraylı arkadaşlarla birlikte bir maça gitme olayımız hiç olmadı. Beni ''Uğursuz'' olarak mı bellediler ne?.. Gelelim bugüne; Eğer siz bu yazıyı okuduğunuz şu anlarda İstanbul'dan dün kalkan ve 2 saat sonra Macaristan'a inen TürkHavaYolları uçağı düşmediyse, ya da askerlikten yırtmak için herhangi bir korsan tarafından kaçırılmadıysa, ben yukarıda saydığım 4'lüden 2'si olan Sabah gazetesi yazarı YılmazÖzdil ve gazetemizin genel yayın müdürü İskenderBaydar ile birlikte Budapeşte sokaklarını turluyor olacağım. Tabii küçük bir farkla.. Çünkü bu kez kadroda Baydar'ın yardımcısı KadirKılıçparlar da var.. Ve işin kötüsü Kadir de YılmazÖzdil ve İskenderBaydar gibi iflah olmaz bir Galatasaraylı.. Ama ne yalan söyleyeyim o ikisinden daha anlayışlı (!) daha iyimser (!) daha şefkatli (!) Ve araştırmacı bir arkadaşımız.. Bu kanıya nereden mi vardım. 4'lü olarak Macaristan-Türkiye milli maçına gideceğimizin belli olduğu bir ay öncesinden düne kadar bizim Kadir,Budapeşte hakkında ne kadar bilgi varsa google'a girip hepsini hatim etti. Bugün bütün gün Kadir'in bilgileri ışığında Budepeşte'yi dolaşıp, akşam da milli takımımız için maça gideceğiz.. Zaten dün Budapeşte'ye indiğimiz andan itibaren Kadir tüm rehberliği ele aldı ve "İşi bana bırakın arkadaşlar'' dedi.. Şimdi onun rehberliğinde kentin altını üstüne getiriyoruz (!) Hem sonra Kadir'in işşiz kalma korkusu da kalmadı.. Oldu da bir gün gazetecilikten bir şekilde ayrıldı, gelir Budapeşte'ye, ya belediye başkanı olur, ya da mahalle muhtarı.. Burayı sokak sokak, karış karış biliyor yani.. Evet efendim.. Biz bu akşam Macaristan-Türkiye maçında tribündeki yerimizi alacağız.. Ama bir farkla.. Bugün ne Galatasaraylıyız, ne de Fenerliyiz.. Hepimiz Türküz.. Bu kez Macar falan desteklemek yok.. Ama maçın sonunda "Macar salamı'' gibi kesilmek de yok.. Eğer sağ salim dönebilirsek, YılmazÖzdil,İskenderBaydar ve KadirKılıçparlar'ın Budapeşte anılarını yazacağız.. Şimdilik hoşçakalın.