Din ve din anlayışı İslâm,Hz.Muhammed'e gelen vahyin etrafında şekillenmiş bir dindir. İslâm'ın ana kaynağı, Allah katından gelen, geldiği şekliyle bize ulaşan Kur'anıKerim'dir. Hz.Muhammed,Allah katından vahiy alan son peygamber dir(Ahzâb:33).Hz.Peygamber'in vefatını müteakip ortaya çıkan, dini nitelik taşıyan bütün oluşumlar, dinin anlaşılma biçimleridir. Bütünüyle beşeri olan bu tür oluşumların İslâm ile özdeşleştirilmesi, hem İslâm'ın evrenselliğine, hem de insan gerçeğine aykırı olacaktır. Bu sebepten, İslâm'ın ve İslâm'ın anlaşılma biçimlerinin birbirinden ayrılması gerekmektedir.
VAHİYKAPISIKAPANDI Hz.Muhammed'le birlikte vahiy kapısı kapanmıştır. Bunun anlamı, Kur'an'ın dışındaki her türlü bilginin beşeri bilgi olmasıdır. İslâm'ın din olarak evrensel ilkeleri, Hz.Peygamber'in sağlığında son şekline kavuşmuştur. Artık, dinin anlaşılma biçimleri söz konusudur. İnsanlar, içinde bulundukları ortama göre, bilgi birikimlerine göre, Kur'an'ın öngördüğü istikamette İslâm'ı anlamaya ve yaşamaya çalışmak durumundadırlar. Büyük din bilginleri içinde yaşadıkları koşullar çerçevesinde İslâm'ı anlamaya ve anlatmaya çalışmışlardır. Ne mezhep imamlarının, ne de diğer alimlerin görüşleri, İslâm'la özdeşleştirilebilir. Her alimin, doğru görüş ve düşünceleri olabileceği gibi, yanlış görüş ve fikirleri de olabilir. Bu konuda en çarpıcı örnek İmamAzamEbuHanife'dir. Zaman zaman talebeleri onun bazı görüşlerine karşı çıkmışlardır. EbuHanife, sadece karşı çıkmanın gerekçesini sormuş; tutarlı olduğu zaman talebelerinin görüşlerine katılmaktan hiç çekinmemiştir. Bü yük alimler, sahip oldukları görüş ve düşüncelerin İslâm'ın anlaşılma bi çimi olduğunu çok iyi biliyorlardı.
İSLAMİYETEVRENSELDİR Beşeri nitelik taşıyan bütün olgu ve oluşumlar, doğası gereği, her türlü tahlil ve tenkide açık olmak durumundadır. Bu sebepten dinin anlaşılma biçimlerinin din gibi algılanması, İslâm'ın evrenselliği ile bağdaşmayacaktır. Bir bilgi, bir haber, nerede ve hangi kaynakta olursa olsun, kimden gelirse gelsin, eğer akla, vahye ve yaradılışın yasalarına aykırı ise onun dini açıdan hiçbir bağlayıcılığı olmaz. Müslümanlar, her zaman ve mekanda İslâm'ı en iyi şekilde anlama ve yaşama imkanına sahiptirler. Mevcut İslâm birikimi, gelecekte sağlıklı ve daha tutarlı bir İslâm anlayışına ulaşma konusunda Müslümanlar'a ışık tutacaktır. "AsrıSaadet" olarak da isimlendirilen Hz.Peygamber'in yaşadığı zaman dilimi, yeni oluşumların ne ölçüde İslâmi olup olmadığının belirlenmesi konusunda bir "kriter" görevi görecektir. İslâm'ın ideal anlayışının ve tatbikatının, belirli mekanlara ve zaman dilimlerine hasredilmesi de İslâm'ın evrenselliğine aykırıdır. Bize düşen, Müslümanlar'ın ortaya koydukları birikimi eleştirel bir yaklaşımla anlamaya çalışmaktır.
ALLAH'INİPİNESARILIN Mezhepler ve tarikatlar, dinin anlaşılma biçimleridir; dinle özdeşleştirilemezler. Hz.Peygamber'in sağlığında, ne siyasi ve itikâdi mezheplerden, ne fıkhiameli mezheplerden söz edebiliriz. Mezhepler ve tarikatlar Hz.Peygamber'in vefatından sonra teşekkül etmeye başlamıştır. Dinin anlaşılma biçimleridir. Bir insan, kim olursa, hangi mezhebe mensup bulunursa bulunsun, eğer Allah'a, ahiret gününe, Hz.Muhammed'in peygamber olduğuna ve Kur'an'a inanıyorsa, o insan Müslüman'dır. Her insan, Müslüman olup olmayacağına kendi özgür iradesi ile karar verir. AliİmrânSuresi103.Ayet'te "ToptanAllah'ınipinesarılın,ayrılmayın(velateferrekû)" buyurulmakta, bölünme, parçalanma, ayrılık yaratma kınanmaktadır.