Çayımızı içtik işimizi yaptık
Medyanın en hiperaktif Genel Yayın Yönetmeni İskender Baydar dedi ki: "Abi, 9'uncu sayfaya soldan buçuklu haberler koyalım. Sağdan çiftleri ineriz. Güzel bir manşet çakalım. Göbeğe, baktın mı konuşturan bir resim, altına 8, 10 tane baba haber gireriz. Yazarını da koyalım. Dipten de 10 15 kadar ekstra haber dizdik mi fistık gibi..." Olmaz desem, kendisi yapacak "Olur" dedim. Gözleri kartal keskinliğindeki Genel Yayın Müdür yardımcısı Kadir Kılıçparlar geldi: "Abi" dedi, "17'nci sayfanın sol altındaki 3 cm'lik haberde bomba var. Kâr yerine kar yazmışız. Daha dikkatli olsak?" Olmaz desem, üst kattaki gazetenin tashihlerine bakacak. "Olur" dedim. Takvim'in en tarafsız Fenerli Spor Müdürü Meriç Tunca geldi: "Abi," dedi, "8 maç var. Bendeki sayfa sadece 12. Valla yetmiyor. Yazı işlerinden 2-3 sayfa versen?" "Olmaz" desem, alt kattaki gazetenin spor sayfalarına korsan dalacak. "Olur" dedim. Takvim'in en Red Kit Ekonomi Müdürü Sinan Cem Şahin geldi. "Abi," dedi, "Yine dalgalandık. Sayfalara sığamıyoruz, bendeki ilanları alsan?" Almasam, muhtemel ekonomik krizden beni sorumlu tutacak. "Olur" dedim. Saklambaç'ın 24 saat "nonstop" görsel yönetmeni Murat Yıldız geldi: "Abi," dedi, "Çok geç kaldık, otomobil sayfasını versen?" Vermesem, yerine aşk-meşk haberleri koyacak. "Olur" dedim. Takvim'in alınma ihtimali en yüksek Yazı İşleri Müdürü Yücel Arı geldi: "Abi," dedi, "Çıkıp çay içsek?" "Olmaz" desem, 2 gün konuşmayacak. "Olur" dedim.
|