Fındık kabuğu
Çocukluğumuzda sorulan bir bilmece vardı. "Kankırmızı,sütbeyaz/Fındıkkabuğunasığar,kalekapısınasığmaz!" Cevabını çocuk aklımızla çok arardık da, aslında cevap sorunun içindeydi. Kan kırmızıydı, süt beyaz. Fındık, kabuğuna sığardı, kale de kapısına sığmazdı.
***
Fındık hâlâ kabuğuna sığıyor. Ama fındık üreticileri kabınasığmıyor artık. Fındıklarını rezil eden vezirlere gösterilen tepkiler, illegal gösterilere dönüşüyorsa, ortada büyük bir tehlike var demektir. Haksızlığa gösterilen tepkiler, kale kapılarına da, Karadeniz'e de sığmayacak demektir.
***
Fındık üreticisini yok sayıp, fındık talancılarını var eden sistem, Karadeniz'i de, insanların içindeki denizi de bulandırmıştır. Tepkileri artan insanları birbirine bağlayan, küçük bir fındık kabuğu değildir. "Nehalinizvarsagörün" sahipsizliğine iteklenmek ve hayatlarıyla oynanmaktır... İnsan hayatıyla oynamak da, hiç kimsenin haddine değildir.
***
O Karadeniz insanı ki, ülkesine hayatını gözünü kapalı peşin öder... Taksit taksit geçinir de, sesini çıkarmaz. Ama hakkı yendiğinde, korkusuzca sıyrılıp düşüncelerinden, köpük köpük olur, dalga dalga... Fındıkkapatmacıları, Karadeniz insanının içindeki dalgalarda boğulmaya mahkumdur. Her zaman böyle değil mi? Ucuz hesaplar, pahalıya mal olmaz mı?
***
Karadeniz çocukları, dalgalar yıksa da, deniz kıyısına yapar kumdan kalelerini. İnadına inadına... Karadeniz insanı, içindeki davayı düşürdükten sonra, bir daha ayağa kaldırmaz. İnadına, inadına... O insanlar fındık kabuğuna sığar da... İsyanı hiçbir kapıya sığmaz bazen...