IMF'ikincibirkrizdalgasıgelebilir' diye uyarıyor. Devlet Bakanı Ali Babacan, IMF-Dünya Bankası'nın Singapur'da yapılan yıllık toplantısına giderken " Üç,dört,beşincidalgalardagelebilir.ÖnemliolanTürkiye'ningereklitedbirlerialması " diyor. Türkiye gerekli tedbirleri alıyor mu? Hükümetin hakkını yemeyelim. Arabanızı evinizin önüne park ettiğiniz için alınacak vergiden Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne, yeni emlak vergilerinden ÖTV artışlarına kadar hükümetimiz yeni vergi paketi hazırlığında. Mali disiplini sağlamak için vatandaş kemere bir delik daha açacak yani. Bir de Merkez Bankası, İstanbul'a taşınacak unutmayalım. Bu arada hükümet, " Seçimekonomisiuygulamayacağız " diyor ama Hazine, 2006-2010 arasında itfası gelen tahvilleri, 2016 vadelilerle değiştirip borç öteliyor. Böylece, hükümet, 2007'de çarkların dönmesi için manevra şansı kazanıyor. Bakın IMF-Dünya Bankası toplantılarında Türkiye açısından iki önemli konu tartışılıyor. Birincisi Türkiye'nin IMF'deki kotasının artırılması, diğeri 2009 yılında bu toplantının Türkiye'de yapılması. Bu iki karar da onaylanıyor. Peki Türkiye'nin IMF'deki kotasının yükselmesi ne anlama geliyor? Türkiye'nin kotasının artmasıyla, IMF'den kullanılabilecek borçlanma imkanlarının limiti, IMF'deki oy gücü, ve kullanılabilecek SDR yükselecek. IMF zaten yıllardır Türkiye'ye kotasının üzerinde kredi kullandırıyor. O yüzden bu kota artırımının Türkiye'ye manevi güçten öteye ne vereceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu noktada son günlerde ekonomi çevrelerinde çok konuşulan bir başka konuyu da gündeme almak gerekir. Türkiye, Lübnan'a asker gönderme kararı aldı ve şimdi bu kararla Erdoğan, 2Ekim'de Beyaz Saray'daki Bush görüşmesine gidecek. İki ülkenin " müttefik " olduğunun altı bir kez daha çizilecek. Bu görüşmenin ekonomik açıdan da büyük önemi var. Bu görüşmenin ABD'nin IMF üzerinden yeni bir kredi paketi açılmasını sağlayacak konuşmalara sahne olabileceği söyleniyor. Böylece, 2007'deki borçlarını kısmen öteleyen Türkiye, bir yandan yeni IMF desteği, bir yandan da vatandaştan toplanan vergilerle 2007'yi rahat hatta seçim hazırlıklarıyla geçirebilecek. Kimbilir 30 milyar dolara yaklaşan cari açıkla patlamaya hazır bomba gibi duran ekonominin bakanının alınacak tedbirler yerine Merkez Bankası'nın yeriyle ilgilenmesindeki rahatlığın asıl nedeni belki de budur?