"Bu Deivid aslında iyi adam diyor" biri yanımda, sonra "Kezman çok mücadeleci" diye bi ses geliyo arkadan.. "Kerim abilerinin hepsinden kat kat iyi valla, Tuncay defansın dengesini iyi bozuyor, bu Alex geçen sene niye bu kadar basmıyordu ki, baksana nasıl çalışıyor, Lugano aynı Luciano gibi mücadeleci, Edu çok soğukkanlı" vesaire diye gidiyor sesler ama nedense ortak bir cümle izliyor bu tespitleri "Berbat oynuyoruz" HocaNasreddin gibi hepsine "sendehaklısın" diyesi geliyor insanın.. Evet takım ciddi ciddi mücadele ediyor durmadan, ama bir türlü baskı kuramıyor, bir türlü topu alamıyor.. Nedeni o kadar belli ki aslında; henüz farklı parçalar kendi çapında uğraşıyor, karşıdaki canavarla mücadele emek için Voltran'ıoluşturmakgerekiyor oysa.. Ve Voltran ışın kılıcını oluşturana kadar önce kendisini savunuyor, sonra raakibine indiriveriyor kılıcı.. Futbolculuğuna hayran olduğumuz hocamız Zico takımın tamamını forvet yaparak hücum oynamak istiyor, oysa hücum oynamak bütün forvetleri sahaya sürmek değil, oyunu ilerde kurmak ama takımı yine de orta sahası ve forvetiyle dengeli kurmaktır.. Ama bence bu takımla bile daha çok gol olurdu.. Tabii taraftar ve takım bunun rövanşlı bir maç olduğunu unutmasaydı.. 2-1'den sonra Migros üst uyudu resmen.. Sonra bu tür maçlarda tempoyu müthiş ayarlayan Maraton üste polis daldı en kritik zamanda, konsantrasyonlarını dağıttı, sanki meşale değil roket yaktılar, ne acayip işler yahu.. Tribünde tempo düşünce, ikinci yarıya fırtına gibi başlayan takım ağırdan aldı, hatta Rüştü89'da yuhalanınca (bu iş artık iyice sinir bozucu bir hal aldı, yuhcular habire artıyor ) farketti de acele etmeye başladı.. Her neyse kötü oyunun çözümü kimyasal kaynaşmayla gerçekleşir ama kimyagerin de bileşenleri biraz daha iyi hesaplaması gerekir..