Sanayi ve Ticaret Bakanı AliCoşkun, tüketicilerin tercihleriyle piyasayı şekillendirebildiklerine dikkat çekerek, vatandaştan alışverişlerinde Türkçe tanıtım ve kullanım kılavuzu aramalarını istiyor. Yani görevi vatandaşa yüklüyor. Anlaşılan bakanlık yetkilileri başka işlerle iştigal edecek. Şunu gayet açık ve net bir şekilde ifade edebilirim ki, Sanayi ve Ticaret Bakanı ve eski dönemlerden kalma müsteşarının Türkçe'yi ne kadar önemsediklerini ben çözmüş değilim. Bu köşeden kaç defa dizüstü bilgisayarlar hakkında yazı yazdım, bir netice alamadım. Neticeyi bırakın bir cevap dahi çıkmadı. Halen daha piyasada Qklavye var, Fklavye yok. Toshiba'nın Milli Eğitim Bakanlığı ihalesindeki Fklavye sözü bile tutulmamıştır. Öğretmenlere Qklavye zorla verilmiştir. Çünkü, ne Milli Eğitim Bakanlığı ne de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın Türkçe öncelikli bir uğraşı vardır. Nüfusu 5 milyonu bulmayan ülkelerde bile ( İsrail,Ürdün,Kuveyt,Bahreyn,BirleşikArapEmirlikleri gibi) ithal tüm ürünlerin kutusuna o ülkenin diliyle yazılmış broşürler konuluyor. Aksi söz konusu bile olamaz. Dizüstü bilgisayarlar bu ülkelerin dillerine göre dizayn ediliyor. Arapça konuşan ülkeler arasındaki bazı farklılıklara bile dikkat ediliyor. Ama Türkiye'nin asıl sorunu başka. Mesela PlayStation oyunlarında Türkçe broşür bulamazsınız. Çünkü, memleketteki korsan faaliyetler sebebiyle satışlar tahminlerin çok altında kalıyor. Türkiye'de satılan herhangi bir ithal üründe ummadığımız dillere bile yer verilmiş, ama Türkçe'ye tenezzül edilmemiş olabiliyor. Bakan Coşkun'un bunu tüketiciye havale etmesiyle sorun bitmiyor. Tüketicinin şikayet edip, sonuç alabileceği basit bir örgütlenme gerekiyor. Mesela Bakan Bey, inceltici krem için gazetelerdeki çıplak kadınlı reklamlarını eleştirerek gizli reklamını yaptığı Fransız Clarins'in ürünlere bakabilir. Güneş kremleri yaz boyunca Türkçe broşür olmadan satıldı. Bunun müeyyidesi var mıdır? Ülkeye girişi yapılırken, piyasaya sunulurken kontrol edilmiyor mu? Kontrol etmek tüketicinin mi yoksa ilgili makamların mı görevidir? İthal eden şirketler neye, nasıl güvenerek böyle rahat davranabiliyor? Cevabı var mıdır? Merak ediyorum...