Son zamanlarda ihracatta kullanılan sahte faturalar dolayısıyla kimin cezalandırılacağı konusunda yeni düzenlemeler yapılması tartışılıyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bakan olmadan önce bir finans kurumunun yönetim kurulu üyeliği sırasında, finans kurumunun sahte fatura alması ve vermesi dolayısıyla suçlanıyor. Olayla ilgili olarak, bundan tam 3.5 yıl önce şunları yazmışım: "Bilmedenmuhasebesinesahtefaturagirmişolanlarahapiscezasıveriliyorisekonuyubizimdeğil,cezahukukçusuhocalarımızınincelemesigerekir.Bakanabukonudafazlayüklenilmesinidoğrubulmuyorum." Dış ticaret sermaye şirketleri, imalatçı ortaklarının ihracatına aracılık ederler. Ortağın malı nereden aldığıyla ilgilenmezler. Faizsiz bankacılık yapanlar da müşterinin getirdiği faturayı alır, karşılığında kendileri fatura düzenlerler. Burada yapmaları gereken şey, bu malın gerçekten alınıp alınmadığını denetlemek olmalıdır. Emsalniteliğindekarar Yargıtay 16.12.2002 tarihinde E:2002/17573, K:2002/18883 sayıyla, ihracat dolayısıyla sektörel dış ticaret şirketlerinin sahte belge ile suçlanamayacağı, imalatçıların suçlanacağına karar vermiştir. Karar Unakıtan için emsal niteliğinde. Fakat karşılıklı inatlaşma yanlışın sürmesi sonucunu doğuruyor. Sayın Unakıtan, ne hikmetse bir türlü dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyip, yargıda aklanma yolunu seçmiyor. Karşı taraf ise konuyu Unakıtan ile özdeşleştiriyor. Sahte fatura düzenlemek de, kullanmak da ciddi suçtur. Bazı gelişmiş ülkelerde bu suç devlete karşı işlenen suç olarak kabul edilir. Fakat bu suçtan dolayı cezalandırılmak için suçu işlemiş olmak gerekir. Konunun başka boyutları da var. Bedeli olduğundan fazla yazılan fatura yanıltıcı belgedir, yani sahtedir ve hapis cezasını gerektirir. Bu faturalar genelde şirket yöneticilerinin bilgisi dışında kullanılır. Masrafları yüksek gösterip şirketten para (ç) almak yaygındır. Yasaya sahte fatura cezası için kasıt unsurunun aranacağı eklenmeli ve konu çözülmelidir.