Dün Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras hocamın önemli bir yazısı vardı. Bu yazıya göre Türk müteşebbisleri yurtdışından yüzde5-7faizlerleborçlanıyorlar. Son bir yılda özel sektörün dışarıdan borç olarak getirdiği döviz miktarı 31.1 milyar dolara ulaşmış. Ocak-Haziran 2006 döneminde borçlanılan toplam tutar ise 19.3 milyar dolar olmuş. Enaz%10kazandılar Merkez Bankası'nın nasıl olsa döviz kaçışını önlemek için faizleri yüksek tutacağını herkes biliyor. Dolayısıyla yurtdışından yüzde 5-7 faizle borçlanıp Türkiye'ye bu paraları getirenler eğer doları 1.600'den bozdurup bonoya girmişlerse dolarbazındabiraydaneredeyseyüzde10parakazanmışlardır. Fakat bu tür spekülatif bir çark fazla uzun süremez. Merkez Bankası'nın niyeti çok açık. Faizleri yüksek tutarak, YTL'nin değerlenmesi sağlanacak ve enflasyondaki düşüş bu şekilde gerçekleştirilecek. Faizsilahıhepçalışmaz Merkez Bankası şunu bilmiyor: Faiz silahı her zaman çalışmaz. Ekonomi tarihi bunun örnekleriyle doludur. Önemli bir spazm atlattık. Merkez bankaları faiz silahını ilk defa kullandıklarında, bu silah ateş alır, fakat ikinci ve üçüncü defa aynıataklaramaruzkaldığınızdabusilahıntutuklukyaptığınıgörürsünüz. Bunu Meksika'da, Brezilya'da ve Asya krizlerinde gördük. Hatta İngiltere bile faizleriyükselterekparakaçışınıdurduramadı. Özel sektörün bu şekilde giderek artan oranda dış borçlanma yapması facialara yol açar. Asya krizini incelerseniz görürsünüz. Eğer dış borçlarınız borçlanma maliyetinizden daha hızlı artıyorsa sonunuz krizdir. Yüzde 57 ile borç alıyorsanız ve borçlarınızyıllıkbazdayüzde50artıyorsa,bunusürdüremezsiniz.
Kabakyinevatandaşa Asya'da özel sektörün deli gibi aldığı borçların hepsini, daha sonra hükümetleri geri ödemek zorunda kalmıştır. Kriz öncesi, 1997'de Asya ülkelerinin bütçe açığı yoktu. Bilakis bütçe fazlası veriyorlardı. Ama 1998 sonunda bu ülkelerin bütçe açıklarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 15'e çıktı. Çünkü, Asyalı özel sektörün aldığı borçları, hükümetlerigeriödedivetabiikivatandaşlarındanaldıklarıvergilerlebunlarıödediler. Kabak yine vatandaşın başına patlayacaktır. Osman Uluagay'ın dünkü yazısını okumanızı tavsiye ederim.