Sonradan olma zenginlerle doluydu ortalık. Çapkınlık turlarına musluk açan hanzolar, su gibi para harcıyordu. Ne vergi soruluyordu onlara, ne hesap. Yaptığı çapkınlıklara "Eliminkiri" diyorlardı da, aslında onlara tanınan ayrıcalık ülkemizin kiriydi. "Neredengeliyorbudeğirmeninsuyu?" diye sordum züppenin birine. Güldü. Kolundaki Rolex de güldü.
***
Kocasından boşanan bir artist oturuyordu karşımda. Esmer derili bir dangalağın elinden su içiyordu. Cüzdanı da deriydi adamın. Kadının gözleri dolardı, euroydu. Uyuşturucu müptelası bir televizyon yıldızı kendinden geçiyordu, başı dumanlı. Einstein'le Frankestein'i kardeş sanan yüksek tahsilli bir manken hayatımıza sızmıştı da, televizyon haberlerini bile elimizden almıştı. O sırada kısa dalga hüzünler vardı yoksul evlerde. Küçük bir kız çocuğu, ablasının yüksek topuklu ayakkabılarını giymiş, dudaklarına ruj sürmüştü. Annesi kıza değil, televizyona bakıyordu. Ekranda kargalar şakıyordu yine. Sazlarla sözler kötürüm olmuştu, dinleyenler gülüyordu. Oysa gerçek sanatçılar otel odalarında ölüyordu, borç içinde. Komik adamlar, ucuz kadınlarla saklambaç oynuyordu. "Elmadersemçık" diyorlardı da, elmanın içinden kurt çıkıyordu. Hangi yana baksam çürüktü. Pazar sonlarında çürük domatesleri topluyordu öğretmenlerimiz.
***
Yolumun üzerindeki taşı kaldırdım, aynıtezgahınpisliğiabla-kardeş çıktı karşıma. Fotokopi makinesinden çıkmış gibiydi hepsi de. Ülkenin bütün nimetleri onlara sunulmuştu altın tepside. Kızlarımız tehlike sınırında pusudaydı. Çocuklarımız uyuşturucu tüccarlarının göz hizasındaydı. Kirli adamlara, pespaye kadınlara milyon dolarlar ödeyenler, hesabı çocuklarımıza ödetiyordu. Bizler de o "tehlikelimürebbiyeleri" seyrediyorduk. Magazin denilen pislikten, çocuklarımıza hediye... O yüzden, ahlaksızlığın pençesinden kurtulamayan genç kızlar, akın akın koşuyordu. "Bizimneyimizeksik" diye...
***
Bu namussuz inşaatlar sürüyor. Kazanan onlarsa, çocuklardır, genç kızlardır kaybeden. Magazin bu ülkedeki en acımasız "insanharcamakulübüdür!" . Her gün sayısız üye kaydeden...
***
Bil bakalım ne unuttun Beni terk edip giderken Ömrümden çıkarttım seni Deliler gibi severken
Gecelerim deli siyah Hasret dokur gülüşlerim Pişmanlığın yasındayım Yarım kaldım düşlerim
Unutulmak kaderimse Şimdi kalbin ellerinse İhanet aşka dahilse Seni unutmak şereftir HakkıYALÇIN
***
13Ağustos2006MutlulukTakvimi En doğru ve gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. Pahalı ayakkabı kullan ama ucuzlukta al... Asker yolu bekle...