Enerji, devletin en tepesinde dahi 1 aydır değişmeyen gündem maddesi olarak yerini koruyor. Bu sorun "saatlikfiyat" uygulamasıyla da çözülecek gibi görünmüyor. Sadece sıkıntının bir kısmını oluşturan, elektrik üreticilerinin sorunlarını hafifletmiş olacak. Enerjide arz güvenliğini kısmen sağlayacak bu uygulama, özel sektöre bazı kolaylıklar getirecek, sisteme güvenli ve kontrollü şekilde elektrik girdisi sağlayacak. Ancak bazı problemler devam edecek. Şöyle ki; DengelemeveUzlaştırmaYönetmeliği'nin (DUY) uygulamaya konulmasıyla, özel ve kamu üretim santrallerinde yeni düzenlemelerle beraber bazı sorunlar gündeme gelecek. Arz güvenliğinde bir mesafe kaydedilse bile, rekabet tarafında durum sanıldığı gibi olmayacak. Çünkü, halen daha Türkiye'nin inandırıcı bir enerji projeksiyonu yok ve elektrik ihtiyacının ne şekilde karşılanacağı meçhul. Durum böyle olunca da devlet, kurulu santralleri olanlardan mecburen elektrik almaya devam edecek. Dolayısıyla rekabetten ziyade makul ölçülerde her üreticinin enerji geliri olacaktır.
İlkhaykırışTOBB'dangeldi Gelinen noktada, enerji krizinin atlatılabilmesi için elektriğin maliyetinin iyi hesap edilmesi gerekiyor. Kamu ve özel sektör bu konuda anlaşırsa, sistemdeki elektrik tüketiciye makul fiyatlardan sunulur. Böylece elektrik üretim cephesindeki şikayetler azalmış olur. Ancak bu defa da kamunun elektrik üretimindeki payı fazla olduğu için başka sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Yani elektriğin maliyeti gerçekçi bir şekilde hesap edildiğinde, zorunlu olarak zam gündeme gelecektir. Bu defa da işadamları yüksek sesle itiraz edeceklerdir. Hatta ilk haykırış TürkiyeOdalarveBorsalarBirliği(TOBB)BaşkanıRifatHisarcıklıoğlu'ndan geldi bile. Ne diyor TOBBBaşkanı : "ElektriğezamyapılmasıTürksanayisiniolumsuzetkileyecektir..." O halde devletin kayıp kaçakları azaltarak, enerjiyi ucuza mal edebilmenin yollarını araması gerekir. Yani piyasanın liberalleşmesinden başka çare yok.