AB ile müzakereler resmen başladı ama Türkiye sevinemiyor. Çünkü "bilimaraştırma" başlığında bile RumlarAB' yi kilitleyince, sürecin ne kadar zor geçeceği iyice anlaşıldı. Türkiye' nin 5 ay içerisinde KıbrısRum kesimini "devlet" olarak tanıması isteniyor. Bunu sağlayacak şey "EkProtokol" . EkProtokol' ü onaylayacak makam, TürkiyeBüyükMilletMeclisi. Protokol kabul edilirse, KuzeyKıbrısTürkCumhuriyeti yok olacak. Bu "cesaret" i gösterebilecek bir milletvekili TBMM' den çıkar mı, onu zaman gösterecek. Ama AB ve ABD bastırıyor. "LimanlarınızıRumgemiveuçaklarınaaçın,Rumlar'ı'devlet'olaraktanıyın" diye. Bunları yaparsak üye olacak mıyız? Hayır. Sadece müzakereler devam edecek. Sorunsuz mu? Hayır. Kıbrıs' ta istenilen her türlü tavizi verseniz bile, bu kez karşınıza EgeKıtaSahanlığı sorunu çıkabilir.
***
AbdullahGül' ün deyimiyle "Rumlar,Türkiye-ABilişkilerinizehirliyor"... Sadece AB ile ilişkileri mi? Bakın, ABDDışişleriBakanYardımcısıDanielFried,Rumlar'ın düzenlediği bir toplantıda ne diyor: "ABD,KKTC'yitanımayacak." Biz neyle avunuyoruz, "AlmanyaDışişleriBakanıSteinmeier,KKTCCumhurbaşkanı'nıkabuletti" diye. AnnanPlanı çerçevesinde iki tarafın birleşmesine dönük oylama yapılırken, KuzeyKıbrısTürkCumhuriyeti' ne AB' nin verdiği sözler yerine getirilmedi. İzolasyon kaldırılmadı, doğrudan ticaret başlamadı. Öngörülen parasal yardım yapılmadı. Türkler ve Rumlar eşit bir şekilde AB' nin güvencesi altına alınmadı. Peki biz limanlarımızı nasıl açacağız?
***
Türkiye' ye yapılan baskılar bir "kuşatma" izlenimi veriyor. Bakın Rumlar önce gemilerini MersinLimanı' na gönderdiler. Geri çevrileceğini bile bile. Sonra AB' yi ayağa kaldırdılar. "Bizitanımıyorlar,gemilerimizi,uçaklarımızılimanlarınaalmıyorlar" diye. Bundan sonra konuyu LaheyAdaletDivanı' na taşırlarsa hiç şaşırmayın...
***
Peki AKPartiHükümeti ne yapacak? İşleri gerçekten zor. Türkiye yavaş yavaş seçim ortamına doğru gidiyor. Normal zamanında olsa bile 1.5 yıl sonra seçim var. Böyle bir ortamda, hükümet, Kıbrıs konusunda yıllardır süregelen devlet politikasını değiştirebilir mi? Hayır. KKTC' yi yok edecek bu anlaşmayı Meclis' e sunma cesaretini göstermesi bile zor. Ama diğer yanda AB var. Müzakerelerin yürümesi gerekiyor. Kabul etmek gerekir ki, Türkiye' nin müzakere sürecinde bulunması bile ekonomi açısından çok önemli bir kazanım. Bakın, 1 yılda gelen yabancı sermaye miktarı 10milyardoları buluyor. Bu yıl hedeflenen çok daha yüksek. Birkaç yıl önce bu rakamların sadece hayali kuruluyordu. Şimdi gerçek. Ekonomi de hızla büyüyor. Ancak, ekonomi iyiye gidiyor diye dış politikayı "taviz" üzerine oturtmak gerekmiyor. Kıbrıs' ta tüm hak ve kazanımlardan vazgeçmenin faturası, hem Türkiye, hem de AKParti için ağır olabilir. Rum Kesimini "devlet" olarak tanımaya cesaret edebilecek bir siyasi iradenin sandıkta halk iradesiyle cezalandırılma olasılığı, sanıyoruz AKParti yönetimini de düşündürüyor. Çünkü Türkiye' de milliyetçilik akımları güçleniyor. "KurtuluşSavaşıruhu" nu arayan insanların sayısı giderek artıyor. "ÇılgınTürkler" kitabının 300 baskıyı aşması buna örnek gösterilebilir. Türkiye' nin kazançları ve zararları iyi hesaplanmadan ve topluma iyi anlatılmadan atılacak adımlar, karşısında "çılgınTürkler" i bulabilir.
***
Peki hükümet kendisine verilen 5 aylık süre içerisinde Rumlar'ı tanıma noktasına gelir mi? Zor. Bakın, EkProtokol1 yılı aşkın süredir hükümetin elinde. İstese her an Meclis' e getirebilir. Getirmiyor. Getiremiyor. Çünkü TürkiyeBüyükMilletMeclisi' ni kuran irade, onun Türk halkının sesi olacağını biliyordu. Amerika' nın Irak operasyonuna karşı çıkma cesaretini gösteren bir Meclis' in üyeleri, savaşılarak kurtarılmış, adına da "YavruVatan" denilmiş bir "moraldeğer" in elden çıkartılmasına vize verir mi? Rumlar' ın ve AB' nin tehditleri, seçim atmosferine girmeye başlayan Türk pazarında en azından 1.5 yıl süreyle sonuç aldırmaz gibi görünüyor. Ya AB ısrarcı olursa. Gül' ün 15Ekim2005 tarihinde gazetelere yansıyan bir açıklamasını hatırlatmanın tam zamanı: "MüzakerelerbizimtarafımızdanyadaABtarafındandurdurulabilir."