Adettendir; Genel Yayın Yönetmeni olduğun zaman, ilk iş klavyenin başına geçer, "Benşöylebüyükgazeteyapacağım,böylebüyükişlerbaşaracağım" diye yazı döşenirsin... İlk yazı çok ama çok havalı olmalıdır... Hatta, ne kadar sallarsan o kadar iyidir. Nasıl olsa bir gün o koltuktan kalktığında kimse ilk yazını burnuna dayamaz. Sen de yanında, "Bilmemnerenineskigenelyayınyönetmeni" sıfatı ile dolaşırsın. Hatta bu unvanı C.V.'ne yazar, yeni bir iş bile bulursun.
***
Bunları neden mi yazıyorum? Biri bu yazıyı bir gün burnuma dayasın diye yazıyorum. Başarısız olduğu için iktidardan düşen, bir sonraki seçimde, yerine gelen başarısız oldu diye yeniden iktidar olan siyasi partilere mahkum bir ülkenin evladı olarak yazıyorum: Başarının ödülünü bekleyen, başarısızlığın bedelini ödemeye hazır olmalı. "Bizhazırız" diyelim ve Takvim' de ne değişecek anlatalım:
***
Takvim genç bir gazete... Dolayısıyla, yaşını başını almış rakiplerimiz gibi "Ağırol,molladesinler" çizgisini izleyecek değiliz. Açıkçası kanımız kaynıyor. Bu ülkeyi mutlu eden, gururlandıran her başarı gözümüzü yaşartıyor... Güneydoğu'da şehit düşen her Mehmetçik'in acısı yüreğimizi dağlıyor. Sırça köşklerde değil, hayatın içinde yaşıyoruz. Boğaz'daki lüks mekanlarda eğlenmesini de severiz. Ay sonu aile bütçesini denk düşürme çilesini de biliriz... Tüm kavgamız, tüm uğraşımız daha iyi yaşamak için. Biliyoruz ki, bu ülkenin emeklisi de, esnafı da, memuru da, öğretmeni de, işadamı da aynı hedefin peşinde... Bu nedenle, emeklinin SSK'da çile çekmesine, işadamının bürokrasiyle frenlenmesine, öğretmenlerin, doktorların kötü şartlarda çalışmasına itirazımız var. Bu itirazımız haberlerimize yansıyacak. Sizin kavganız, bizim kavgamız olacak.
***
Siz yoksanız biz bir eksiğiz. Amacımız, Takvim okumadığınız her gün sizin de kendinizi biraz eksik hissetmeniz. Takvim alanlara zaten sözümüz yok. Sözümüz diğer gazeteleri okuyanlara... Hangi gazeteyi alırsanız alın, yanında mutlaka Takvim de alın. Alın ki, hangi gazete sizin sesinizi daha gür yansıtıyor görün.
***
Son söz... Takvim' i hazırlayan bizler, bina değiştirerek bağımsız olmadık. Biz hep bağımsızdık.