Nisan ayı dış ticaret rakamları açıklandı. İhracat 5764 milyon dolar, ithalat 10954 milyon dolar. Dış ticaret açığı 5180 milyon dolar. Bu açık rakamından korkmayan idarecilerde mangal gibi yürek var demektir. Bu korkusuzluğun sonu, tedbirsizlikten göçmek demektir. Adamın evinin duvarları çatlaklarla dolu; adam korkmadan evin içinde yatıyor. Ama ufak bir sallantıda ev adamın üzerine yıkılıyor. Bilinen sebeplerden dolayı bu dış ticaret açığı doğuyor. Bu dış ticaret açığı ödemeler dengesi cari açığı büyütüyor. Açık bu yıl muhtemelen 25 milyar dolardan fazla olacak. Bunu kapatmak ya sermaye hareketleri veya borç almak ile mümkün olacak. Özelleştirmeden beklenen bu çapta bir giriş olmayacağına göre yine borçlanacağız. Borçlanırken MerkezBankası rezervlerini biraz azaltarak yapsak toplam borç miktarını aşırı büyütmeden bu yılı da geçebileceğiz. Bu yılı geçtiniz, gelecek yıl ne olacak diye sorulduğunda cevabımız yine borçlanarak onu da geçiştiririz mi olacak. Böyle bir cevap bizi IMF'nin müdavimi yapar. Bakın ülkenin borçlar toplamı 2002 yılında iç borç olarak 91 milyar dolar. Dış borç olarak 130206 milyon dolar idi. Bugün bu borçlar sırasıyla 187.5 milyar dolar ve 170 milyar dolar olmuş. Ülkemiz istikrar tedbirleri uyguluyor ama borçlanmasının artışı da roketlemiş durumda. Bir ülkenin borçlanması böyle hızla yükselirken dış ticaret açığı ayda 5 milyar doları geçmişken cari açığı tarihi rekorları kırarken "canımbizimkurdalgalıkur" kendi dengelerini bulur demek hatadır. Hata olduğu görüldü. Diplomatik lisanda IMF ve DünyaBankası Türk ekonomisi ile ilgili olarak açıklama yaptı. Kur yüzde 20 arttı. Bu kur artışı devam etmeli ama küçük küçük devam etmeli, haftada yüz de yarım, birler mertebesinde olmalı. Böyle olduğunda dengelerin oluşmasına zaman tanınmış olur. Aksi halde, haksız servet transferleri ortaya çıkar. Tesisler el değiştirir, üretim yavaşlar, enflasyon yükselir. Hükümetin bazı konuları kabullenip çözümünü zamana bırakmadan program çerçevesinde yapmalıdır. Yoksa dalgalar büyür, kontrol edilemeyecek cesamete çıkar. Yabancılar ekonomimizi değerlendirirken borçlarımızı dolara çevirerek yapacaklardır. Yabancı gözüyle 2002 yılında iç ve dış borçlarımız 221 milyon dolarken bugün (dış borç rakamı 2005 yılı sonu itibarı ile) 357 milyon dolar olmuş. 3 yıllık artış toplam yüzde 61.5 artmış. Yani her yıl ortalama yüzde 20 artış olmuş. (Hakiki milli gelirimiz hesap edilip kullanılsa borç rakamları bu kadar ürkütücü olmayacak.) Borçlanma hızı enflasyonunun iki katı. Bu iş böyle gidebilir mi? Siz cevaplayın.