Geçen gün GüngörUras köşesinde yazdı. NewYork kentinde polisin, suçu ve suçluların fink atmasını nasıl asgariye indirdiğinin formülünü anlattı. Meğer, belediyeye bağlı olan New York polisinde, "suçakarışanpolisesıfırtolerans" stratejisi uygulanmaya başlanmış. Önce, polis kendisini temizleyecek!
***
Bunu keşfetmek için taa New York'lara kadar gitmeye gerek var mıydı demeyeceğim. Elbette ki gazeteci dostumuz Uras, New York'a sırf bu sebeple gitmemiştir. Konumuz da bu değil zaten.
***
Bu sıfırtolerans lafı, gerçekten çekici bir laf. Al istediğin yere uygula! SilahlıKuvvetler' de de sıfır tolerans iste. Ordu adına iş çevirenlere, muhtelif ekonomik, politik yasadışılıklara karşı aynı kararlılıkla yürü. Büyük holdinglerden de sıfır tolerans iste. Çeşitli haplama, uyutma, çelmeleme ve haksız rekabete karşı sıfır tolerans bekle. Medyadan da sıfır tolerans talep et! İştakipçiliğine,adamkayırmacılığa,manipülasyona, aldatma, korkutma maksadıyla yapılan haberciliğe karşı, özellikle parakazanmahaberciliğine karşı ciddi bir duruş iste!
***
Bürokrasiden de, Ankara'da iş bitirme, kollama, kayırma sistemlerine karşı sıfır tolerans bekle! Sonra dön, hükümete asıl görevini hatırlat, "gelirdağılımıadaletsizliğine" ve yoksulluğa karşı ciddi önlemler alması gerektiğini söyle ve tabii ki politik hamhumşaraloplara karşı sıfır tolerans bekle.
***
Kuşkusuz, sıfırtoleranspolitikası bütün alan ve sektörlere teşmil edilirse ancak sonuç alınabilir. Küçük tehlike ise şu... Bazıları sıfırtolerans lafını poposundan anlayacak olursa, karşı görüşe ve eleştiriye tahammülsüzlük bir epidemi halini alabilir. Burası Türkiye'dir abicim!