BaşbakanTayyipErdoğan, Almanya ziyareti sırasında orada yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi. Ben orada değildim. Konuyu televizyon ve gazetelerden takip ettim. Belli ki Başbakan konuşmasını bitirmiş, ardından gurbetçi vatandaşlarımızın dertlerini dinliyor. Türbanlı bir bayan pasaport almak için yaşadığı sıkıntıyı anlatıyor ve Büyükelçi'yi şikayet ediyor. Erdoğan da ona destek çıkıyor ve Büyükelçi'yi adeta azarlıyor... Bir başka vatandaş ise İslami holdinglere parasını kaptırmış. Medet arıyor. Ama Başbakan hemen ağzının payını veriyor: "Parayıverirkenbanamısordun?Yoksabusentoplantıyıprovakeetmeyemigeldin?" Bunları izleyince, aklıma birkaç ay kadar önce İslami bir holdinge hem kendi parasına yatırıp hem de çevresindekilere yatırmaları için öncülük eden MüslümAlalmış'ın trajik ölümü geldi... Çevresinde sevilen bir isim olunca, para avcıları önce Alalmış'ı gözlerine kestirmiş. Herkes ona güvenmiş ve elindekini, avucundakini yatırmış... Sonra yaşananları hepimiz biliyoruz. Paraları toplayıp üzerine oturdular. Ne Alman ne de Türk Devleti onlara bir şey yapabildi. Olan MüslümAlalmış'a oldu. Kendisi bir yana çevresini bu işe bulaştırdığı için kahrından hastalandı. Psikolojik tedavi gördü. Ancak iyileşemedi. Sonra da intihar etti. Cesedi Hollanda sınırında bir yerlerde haftalarca sonra bulunabildi... Peki vatandaşı dolandıranlar nerede? Tabii ki yaptıkları yanlarına kaldı. Çoğu hala gazete ve TV kanallarında boy gösteriyor... Suçlu varsa, bunu yakalayıp cezalandırmak devletin işi değil mi? Ama bu devlet bunu yapamadı. Vatandaş da işte "niyecezalandıramadıklarının" hesabını soruyor. Ama Başbakan ne yapıyor? "Paraverirkenbanamısordunuz?" diye basıyor azarı.