İsmet İnönü'nün bir lafı vardır. "Namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmalı" demiş İsmetPaşa. Ne kadar doğru bir söz. Ama gelin görün ki, ülkemizde bunu gerçekleştirmek isteyenlere izin yok. Ya Danıştay'da yaşanan olay gibi kurşunlanıyorsunuz, ya da Başkan AzizYıldırım gibileri küstürüp kaçırıyorsunuz. Diğerleri de zil çalıp oynuyorlar. Nefesleri kesen bir yarış sonrasında Fenerbahçe hem kupada, hem de SüperLig'de umduğunu bulamadı. Kutsalİttifak'ın müthiş masa oyunları bunda çok önemli rol oynadı. Buarada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Galatasaray'ın kutlamalarına, Başkan YıldırımDemirören,HalukUlusoy,Cordoba ve Sergen niye katılmadılar anlamadım. Eğer çağrılmadılarsa çok ayıp edilmiş. Kimse kızmasın. Sergen ve Cordoba'nın neden gönderildiklerini birileri bana anlatsın bakalım? Neyse biz asıl konumuza dönelim. Önce Daum, ardından da Başkan AzizYıldırım bombası patladı. Ancak ne hikmetse ikisi de, "İstifaettik" lafını ağızlarına almayarak topu yönetime attılar. Bu da ister istemez herkesin kafasını fazlasıyla karıştırdı. Ancak şurası bir gerçek ki Başkan AzizYıldırım gibi insanları bulmak kolay değil. Bu istifalarla Kutsal İttifak'a ve kulüp içindeki huzur bozanlara zafer çığlığı attırılmamalı. Buna hiç kimsenin hakkı yok. Kulübün en çok sükunete ihtiyacı olduğu bir dönemde kaos yaratmak, Fenerbahçe'nin temeline dinamit koymak aynı şey. Sarı-Lacivertli taraftarlar da bunun farkında ve ayaklandılar. Televizyondan maç seyredenler, atılan her gol sonrasında ekrana gelen, "İyiler her zaman kazanır" sözünü iyi hatırlarlar. Başkan AzizYıldırım ve Fenerbahçe'nin bu halini gördükten sonra şunu sormadan yapamıyorum: Hani iyiler hep kazanırdı?