Ula bizde ne sittirir o zamanlar smokin.. Sankim bir papyonlarımız eksik.. Çulsuzların şahlarından, feriştahlarındanız.. Atamız, dedemiz, babamız hep smokinliydiler ya.. Bana bir davetiye geldi önce.. Dip yazısında "Smokinmecburidir.." diyen bir laf.. Çıktım Kulis Kulüp'e.. Yanıma Erol Günaydın düştü.. Söyledi ki, "YafubugeceMuhtarKocataş'ınaçtığıtiyatronungalagecesinedavetiyegeldiamasmokinşartmış.." diye.. "Aynenbanada.." dedim.. Üçüncü bardak votkadan sonra Erol "Kiralayalımsmokinleri.." dedi, "Hangiparayla?" diye sordum.. "Senhaklısın.." dedi.. Votka içmekteyiz, efkar örtmekteyiz ki Erol tısladı.. "HaldunDormen'den2smokinçalalımbugeceiçin..YanihemenkarşıdakiDormenTiyatrosu'ndan..""Degetlan..İsmimizhırsızamıçıksınpezevenk..Smokinçalacakmışız.." Erol dedi ki bana: "UlanotyiyenvedeüstelikFenerbahçeliGiritli,birşeyçalacakdeğiliz..3-5saatliğineüstümüzegiyeceğiz.." Abi biz gittik.. Dormen Tiyatrosu'nun arka kapısından, oranın bekçisi Erol'u tanıdığından içeriye girdik.. Bir yerlerde, aksesuar kısmından 2 smokin peydahlandık.. Çullarımızı orada bıraktık.. Süslendik, püslendik, resepsiyon mu her ne ise o çüküme gittik.. İş mayna oldu döndük, hırsız hırsız Dormen Tiyatrosu'na girip smokinleri fora ettik, kendi çullarımızı giydik.. Ve ben bunu unutmuşum, Erol hatırlattı.. "Ulanasılsmokinçalmıştık.." diye.. Erol şimdi Hırsız-Polis dizisinde oynuyor; felçli, hiç konuşmayan bir baba rolünde.. Ama geceleri beni aradığında, mayasıllı bir kıç gibi akıntı halinde anlat anlat anlatıyor.. Filmde suskun, bende bülbül ötüşlü kanarya.. Eh hukukumuz 50 yıla dayanır.. Beraber ekmek-peynir yemişizdir.. Kaz kaldıran peynirli yumurtalar.. Serencebey Yokuşu'nda evde çocuklarımız birlikte oynaşmışlardır.. Söylenip duruyormuş "BeniHalit'egötürün.." diye.. Faris, Özkan Şahin, gidip kapısına dayanmışlar bana getirmek için.. Sonra Hasan Pulur da geldi.. Ama Erol yok..
***
Bu Erol Günaydın günlerden bir gün tutturdu, "Benibirsazagötürhele,ÇağlayanSaz'agötürneolursun.." diyerekten.. Yafu biz Çağlayan Saz'a gittik ama, karşı kaldırımda duran polisin görse düdük çalacağı bir ekiple.. Özdemir Asaf, Şükrü Gülesin, İsmet Ay, Tarık Gürcan.. Çağlayan Saz'da ilk İsmet Ay'ın kıçını avuçladı, kendi kıçında 4 kişinin rahatlıkla poker oynayabileceği devasa makat sahibi kadınlardan biri.. Sonra oturduk bir masaya.. Lazlar, Kürtler o günlerin kabadayıları, sazın adabına uygun bir hallerde yerlerini almışlar.. Bekleştik servis için.. Şahsen namımız kendimize yeter.. Sobanın başında kıçını ısıtmakta olan kadınlardan biri gelip, Erol'a selamlar etti.. El sıkıştılar.. Falan, filan.. Ula abi, Cahit Irgat ağlamaya başladı: "İştebu..Bupavyondadeğil,sazdaçalışanbirkadıngelipErolGünaydın'ıkutsuyor,elinisıkıyor..BurasıTürkiye..İştekurtuluş.." diyerekten tiratlarda.. Kadını çağırdım, geldi.. "SenbuErolGünaydın'ınerdentanıyorsun?" diye sordum.. Bütün masaya bakarak anlattı ki: "Banavaktiylebirhalısatmıştıoradan.." diye.. Ve Cahit Irgat'tan gene hüngür hüngür bir ağlayış: "Buorospularneanlarlartiyatrodan..Tiyatroyaemekverenlerden.." diye.. Bu Erol, günlerden bir gün Parkotel'de otururken yanıma çöktü, çok yıkık bir hallerde.. "Taksim'dedolmuşbeklerkenHürriyet'insahibiErolSimavi'yetosladık..Beniarabasınaaldı,DivanOtel'inegittik..Pardesümüçıkartıpvestiyereverdim..Oturduk,ErolBeyviskisöyledi,dahabirfırtalmışken,'Kalksıkıldımgidiyoruz..'dedi..Kalktık..Vestiyerdepardesüye5liraödedim.. SonraHilton'agittik..Yine2viski..Yine'Kalksıkıldım..'diyenbirErolSimavi.. Ulavestiyerdebenimsürtükpardesüyebuseferbir10kağıt.. Sonrabiryerdaha..Abibenopardesüyüsatsam,ovestiyerlereverdiğimparanınyarısınıvermezlerdi.." Şimdiler.. Ve şimdilerde giderek artıyor yalnızlığımız.. Giderek artıyor bir başımıza kalmışlığımız.. Sadece eski anlatılar.. Bazıları için yoz, geçmişten arta kalmış anlatılar.. Erol da benim gibi kanser.. "Hemgöbeğine,hemkıçınarakısür.." diyorum.. "Ulaniçiyorumya.." diyor.. "Ağızdanalıyorumya.." diyor.. Sahi neydi o dizeler? "BizdebirzamanlarSüleymanidik Rüzgaraateşehükümranidik SanmayınSultanSüleymanidik Balat'takörükçüSüleymanidik.." Bazı bazı geçmişe dair olan hüzün, karayellerden, acımasız poyrazlardan daha sert eser.. Hüzün acımasızdır, insanın içindeki toprakları kurak eder.. Hasan Pulur, Özkan Şahin ve Faris, bir de ben, o 19 Mayıs günü Bülent Ecevit'in geçirdiği beyin kanaması, artık kendi yalnız coğrafyamızda bir büyük suskunluk, bir büyük küskünlük.. Bir geçmiş zamanlara saygı duruşu.. Erol Günaydın ve Hırsız-Polis'ten açıldı değil mi laf.. "Yaşam.." dediğin ne? Bazen hırsız, bazen polis.. "Yaşam.." dediğin ne.. Kapkaç.. "Yaşam.." dediğin ne? Son, hep ölüm!
***
Erol Günaydın, Hırsız-Polis'te Uğur Yücel ile.. Erol için Beşiktaş Belediyesi yarınki pazartesi gecesi Akatlar Kültür Merkezi'nde bir "Ustalara Saygı" gecesi düzenliyor.. Herkesler orada olacaklar, benden gayrı..